Hâfız-ı Şirazi' yi hep İran dizilerinde, filmlerinde duyuyor ve çok seviyordum. Şimdi onun gönlünden dökülen aşk şarabının tadını almak eşsiz bir histi. Hakkında fazlaca bilgiye sahip olmasak da,on dördüncü yüzyılın tanınan en üstün lirik şairlerinden olan Hâfız ı Şirazi çağının ötesine geçmiş, tüm insanlığa büyük bir armağan bırakmıştır. Öyle ki günümüzde hala şiirleri ezberleniyor, Şirazi'nin saba rüzgarı deva-yı illet görevini üstleniyor. Hatta Ziya Gökalp gençliğinde okuduğu Divanın kendi hayal dünyasını çokça genişlettiğinden bahsederken, günümüzde bile çoğu medresede bu Divan terennüm ediliyor. Şerhli halini okumayı çok istiyordum zira çeviri hiçbir zaman şiirin gerçekliğini hissettiremez. Lakin ancak pdf halinde bulabildim. Binaenaleyh kıymetli şairimizin üslubu o kadar yalın, akıcı ve açık ki anlatılmak istenileni hemen gösteriyor zatında. Buna rağmen eser bitince ister istemez şu cümle döküldü dilimden;
Umarım bir gün Farsça'yı öğrenirim de Hâfız'ı kendi diliyle okuyabilirim.
Bünyesinde gazel, kaside,mesnevi, kıta ve rubai türünde şiirleri barındırsa da benim en sevdiklerim gazelleri oldu. Okurken iki beyit filizlendi gönlümde;
Biri Mevlana'dan ;
'' Biz aşk çocuklarıyız, anamız aşktır bizim ''
Bir diğeri ise Gaffar Baba'dan;
'' Aşıkam meftuni canan olmayan bilmez beni ''
Diyeceğim o ki bu divanı okumanın tek kuralı şudur ki, aşık olun,Hakka aşık olun, yani
'Sundu saki badeyi içmeyen aşk nedir bilemez.'
Kitapla kalın dostlar
...