Bir kıssa;
Bir zaman Allah rahmet etsin mühim bir zat kayığa binmekten korkuyordu. Onunla beraber bir akşam vakti İstanbul'dan Köprüye geldik. Kayığa binmek lâzım geldi. Araba yok. Sultan Eyüb'e gitmeye mecburuz. Israr ettim.
Dedi: "Korkuyorum; belki batacağız."
Ona dedim: "Bu Haliç'te tahminen kaç kayık var?"
Dedi: "Belki bin var."
Dedim: "Senede kaç kayık gark olur?"
Dedi: "Bir iki tane. Bazı sene de hiç batmaz."
Dedim: "Sene kaç gündür?" Dedi: "Üç yüz altmış gündür."
Dedim: "Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üç yüz altmış bin ihtimalden birtek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, insan değil, hayvan da olamaz."
Hem ona dedim: "Acaba kaç sene yaşamayı tahmin
ediyorsun?" Dedi: "Ben ihtiyarım. Belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır."
Dedim: "Ecel gizli olduğundan, herbir günde ölmek ihtimali var. Öyle ise, üç bin altı yüz günde hergün vefatın muhtemel. İşte, kayık gibi üç yüz binden bir ihtimal değil, belki üç binden bir ihtimalle bugün ölümün muhtemeldir. Titre ve ağla, vasiyet et" dedim. Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindirdim.
- Alıntı ( Halid Emre Aslan)