"İnsan kendi başına dünyaya bakarken birçok şey görür ve bunları bir çok farklı yönden görür; dolayısıyla sezgiyle kavrayış gücüne dayalı bu öğrenim yöntemi her şey hakkında soyut kavramlara başvuran ve aceleci genellemelerde bulunan yöntem kadar yetersiz ya da aceleci değildir; bu yüzden tecrübenin önyargılı fikirleri düzeltmesi uzun bir zaman alacaktır veya belki de hiçbir zaman bu işi başaramayacaktır. Çünkü bir insanın edindiği önyargılı fikirler eşyanın herhangi bir boyutuyla ne zaman çelişiyor görünse, peşinen onun sunduğu kanıtı tek yanlı ya da kısmi olduğu gerekçesiyle reddedecek, hatta ona gözlerini büsbütün kapayacak ve önyargılı fikirleriyle herhangi bir çelişki içerisinde bulunma ihtimalini toptan inkâr edecektir, böylelikle onları daha önce nasılsa o haliyle muhafaza edebilecektir. Dolayısıyla öyle olur ki, çoğu insan bir yanlış fikirler yumağını — kuruntuları, hevesleri, ön yargıları, garip merakları, tuhaf tutkuları bütün hayatı boyunca bir yük olarak omuzlarında taşıyıp durur, ki en sonunda bunlar birer fikri sabite haline gelir."