Merhaba arkadaşlar! Bugün size #reklamarası adlı bir öykü kitabı ile geldim.
8 öyküden 124 sayfadan oluşan bu eser kısa olmasına rağmen dolu dolu geçireceğimiz bir okuma için yeterli olacaktır. İçeriğindeki birbirinden farklı olan öyküleri birbirilerine bağlamış olması ayrı ve hoş bir detay olmuş. Hayattan çıkartılabilecek dersler elbette çok vardır burda bir kısmına değinilmiş; “ön yargılarımız, bilinçsiz davranışlarımız, takıntılarımız, hayat ile savaş verirken yaşadığımız birkaç ruh halimiz” eser bu hallerimizin bir kısmına ayna tutmuş ve kendimiz görmemiz mümkün. Yazarın akıcı ve yalın bir dil kullanmış olması her kitlenin rahatlıkla okuyabilmesini sağlıyor. Yazarın dediği gibi “unutmayın, hayat geçip gidiyor, geriye sadece öyküler kalıyor.” O zaman hepimizin bir öyküsü neden olmasın... Öykü severlere tavsiyemdir mutlaka okuyun.Yazarın kalemi daim olsun.
Eskiden hayatların arasına sızan reklamlar vardı; şimdi reklamların arasına sızan hayatlar var. Eskiden reklamlara bakardılar; şimdi hepimiz reklamımızı yapıyoruz.
Peki; şimdi bu hayatlara ya da bu reklamlara her gün yaşadığınız ve asla yaşayamayacağınız öyküler için ara vermeye ne dersiniz?
İnsanlar geleceği öğrenmek için niye bu kadar çok çaba harcarlar? Hem de bu gücün neredeyse hiç kimseye verilmediğini bile bile... Hem de sadece ihtimalleri öğrenmek için... Oysa Kesin gelcek günler için hazırlık yapmak için hiç bu kadar istekli değillerken!
İlk kırıldığımız andan itibaren bir süreç başlıyor aslında. Ya bu yara iyileşiyor ve biraz daha güçleniyoruz ya da daha çok kırılmaya devam ediyoruz, her geçen gün biraz daha fazla.