Okumak güzel.
Başkasıyla okumak daha güzel.
Kitle ile okumak paha biçilemez.
Aynı anda aynı kitabın aynı satırlarında buluşmak... Aynı cümlelerde benzer duygulara kapılmak...
Onlarca kişilik bir grupla okuduk eseri.
Okurken birbirimizi motive ettik.
Uygulamayı eserden alıntılar ile doldurduk.
Görenler eşlik etti; okumalara, okunmalara vesile
1) GOGOL' UN RAHATSIZLIĞI VE BUNUN ÖLÜ CANLAR KİTABIYLA BAĞLANTISI
Gogol'un "Manik depresif psikoz" diğer adıyla "Bipolar bozukluk" adındaki bir hastalığı vardı. Bu hastalığın gerek akademik gerek sosyal hayatı ne kadar ciddi bir biçimde etkilediğini hepimiz biliriz. Gogol da bu hastalıktan çok çekti; Manik
Sınavlardan mı, yoksa nasıl geçeceğine karar veremeyen şu bahar havasından mı bilemiyorum ama bir türlü elime kitap alamadım geçtiğimiz ay. Okumam gereken kitaplardaki 'gereklilik' eki de sanırım kitaplardan da siteden de iyice uzaklaşmama neden oldu... Neyse efendim kardeşimin 'abla bunu okusana' diye önüme koyduğu kitapla bu 'okuyamama' haline
Vicdanınızın izin verdiği, aklınızın doğruladığı ya da kalbinizin inandığı mı?
Hepimizin aklından geçmiştir mutlaka yazılı kanunların ne kadar işe yaradığı veya yarayamadığı. Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir.
Avcının son gecesi, ne yalan söyleyeyim şaşırttı
Ebru Ince 'in düzenlemiş olduğu etkinlik sayesinde bu sözü, "Mart ayı, Aziz Nesin ayı" na evirmiş bulunuyoruz. Dertse dert, hüzünse hüzün, mizahsa mizah, yergiyse yergi, edebiyatsa edebiyat...Hepsi en sağlamından, temeline kadar!
Ne mutlu ki, bu ay, platformda sağımız, solumuz,
Hayat sadece yola çıkmayı göze alanları kahramanlaştırır…
Yıldırım aynı yere iki kere düşer mi?
Düşer…
İki kere de düşer, üç kere de.
Yeter ki yağmurun altında durmaya cesaret et.
Öfkeyle, rekabetle, küçümsemeyle, eleştiriyle ve yargıyla dolu konforlu alanını terk edebilmeyi başardığında hazır olduğun seni bulur.
Unutma ki, aradığın da seni arıyor.
Yaşamının dümeni kendi ellerinde…
Kalbinin rehberliğini kimsenin karanlık kuyularında yitirme.
Uçurumlar, dümeni kıracağın rotayı verirler sana.
İhtiyacın olan tek şey cesaret…
Yola çıkmaya, yağmurda ıslanmaya, kahraman olmaya cesaret et…

Hangi duygu karşısındaki tavrınla gerçek sensin? Bunu şöyle etraflıca hiç
düşündün mü? Bu kitap cesaret gösterdiğinizde hayatın size
getireceklerini anlatıyor.
Bedenimizi saran öfke nöbetleri, eleştiriler karşısında hissiyatımız ve
tavrımız, içimizden bir türlü atamadığımız ön yargılarımız… Tüm
bunların pençesindeyken huzurlu, gerçek seni yaşadığın bir ortam ne kadar mümkün?
Bu kitap aslında yaşarken dümenin bizim elimizde olduğunu keşfe çıkacağınız bir yolculuk. İhtiyacımız olan tek şey
ise, cesaret. Hayatımızın kahramanı olmaya karar verdikten sonra, karşımızda durmaya neyin gücü yetebilir ki?
Hem uçurumun kenarındaysan cesaretli olmaktan başka da çaren yok ki!
Felsefeye giriş eserleri, -popüler bilim kitapları gibi- çoğunluğa ulaşmak ve yüzeysel de olsa ana fikri anlatmak için önemlidir. Ama bundan daha önemli olanı, giriş kitaplarının da girişini yani ön sözünü okumaktır. Çünkü felsefe yapmanın ne olduğu bilinmediğinde felsefenin alt başlıkları olan, örnegin zihin felsefesi, sanat felsefesi vs. nin ve
"Kaldı ki, daha sonra düzeltilmesi olanaksız birtakım yanlışlara düşmemek için, bir insanı değerlendirirken hiç acele etmemek ve ona karşı son derece dikkatli,temkinli davranmak gerek."
Tasavvufi şiirleri her zaman sevmekle beraber asla künhüne vakıf olamadığımın bilincinde oldum.
Düz yazı olarak bile bazen cahil kalırken, aslına sirayet edemediğimiz gerçeği var.
Ve en fenası da bu mahrumiyetin bilincinde olamamak var.
Kelimelerin yabancılığından mı, bu yola yabancı oluştan mı?
Sebep ne olursa olsun bu anlamama hali bir tür
Her insan kendini tanımak,kendini bulmak,keşfetmek zorundadır.Ön yargılarınızdan kurutulduktan sonra ,biz kendimizi tanımaya başlarız. Ön yargılarımız attıktan sonra her anımız ÖZGÜRCE yaşamaya başlarız. Hiçbir şeyi kafamıza takmayız.