Ya Rabbî! Son Nefeste İmanla Ölmemi Nasip Et
Her mümin, din büyüklerimiz gibi son nefesinde imansız gitmekten korkup çok dua etmeli, Allah’ın rahmetinden de ümidini kesmemelidir... Din büyüklerimizin en çok korktuğu, son nefes olmuştur. Mesela çok büyük bir âlim olan Ahmed ibni Hanbel Rahmetullahi Aleyh hazretleri, tam sekerat halindeyken, birden can havliyle üç defa: “- Olmaz, olmaz,
528 syf.
·
Puan vermedi
Müzik dinler, söyleyemeyip ağzına mühürlediği kelimeleri parmak uçlarından bloguna aktarırdı. Yağmurlu bir günde söylenen bir ezginin ardına yaslanmış yorgun ruh ile o gün tanıştı. Ruhu kaybetmişti ama kalbi kazanmaya hazırdı. Birçok insana göre, sıradan bir hayatı vardı Ege'nin. Sosyalleşme adına yaptığı her şey elinde patlamış ve kendini birdenbire kaybedenlerin tarafında bulmuştu. Okulunda farklılıkları yüzünden sevilmeyen, dışlanan, alay edilen Gözlük'ün tekiydi. Arkadaşı yok muydu? Evet, bir tane vardı. "Bu kadar melankoli insana zarar verir," diyerek başlayan, "Sorma! Çarkıfelek izlerken bile ağlıyorum!" ile devam eden bir internet arkadaşlığıydı onunki. Bir yaz tatilinin başlangıcında, arkadaşlığı, umudu, âşık olmayı öğreneceği bir maceraya atıldığının farkında olmadan takıldı Tuğçe'nin peşine. Okulun yaz kampı, beraberinde tüm soru işaretlerini de getirdi. Aylardır internetten konuştuğu Heiley17 isimli kullanıcının da aynı kampta olduğunu öğrendiğinde, kovalamaca ve oyunlar başlamış oldu. Peki, Heiley17 kimdi ve neden saklanıyordu? Kalbi ejderhanın ateşinde mi atacak, yoksa kırgın bir yüreğe merhem mi olacaktı? Ona yazmak, durduk yere gelen ağlama isteği gibiydi.
Gözlük
GözlükKoray Yersüren · Ephesus Yayınları · 20182,779 okunma
Shakespeare‘den
«Sezar beni sevdiği için ağlıyorum ona. Mutlu olduğu için seviniyorum. Yiğit olduğundan ululuyorum onu. Ama zorbalığa kalktığından hançerledim.»
Sayfa 150 - Ezr Yayınclık
Çok üzücü :c Şiirin tamamını okumanızı tavsiye ediyorum
Adı Güher'di* Kim olduğum önemli değil, İçinizden biriyim. Sizlere Güher’in, Solan bir menekşenin hikayesini anlatacağım… Parmakları ince inceydi Güher’in,
Sayfa 81
Aşkı ile ağlıyorum, su olmuşum çağlıyorum, yalnız O’na çağırıyorum, varlığıyla gurur duyuyorum.
İslâm için muhkem/koruyucu bir kale idi, insanlar ona girer bir daha çıkmazlardı. Ömer ölünce kale yıkıldı, insanlar İslâm'dan çıkıp bir daha girmiyorlar." demiştir. Hz. Ömer'in vefatına ağ-layan Sa'id b. Zeyd'e, niçin ağladığını soran kimseye şu cevabı vermektedir: "İslâm'a ağlıyorum. Ömer'in ölümü İslâm'da öyle bir gedik açtı ki, artık o, kıyamete kadar kapanmaz.
Yüzün zamana yenilip silikleşirken benliğimden, en çok ona ağlıyorum. Yüzünü unutmaktan çok korkuyorum ve her gün yeni bir dilek diliyorum Rabbime… Dönsün!
BİR DAHA VUR BİR DAHA ANLAT!
Hişam bin ammar, henüz yaşı küçük genç bir talebe idi imam malik'ten ilim talep etmek istiyordu ancak ilim talep etmenin edebini  (kuşanma) metodunu bilmiyordu. Imam malik'in dersinin tam ortasında oturdu ve: -Ey abdullah'ın babası bana hadis anlat dedi. -imam malik: Evladım,sen oku. Yanlış yaptığında Biz seni düzeltelim. -hişam b.
Prens'dir üzülen..
"Ben bir zamanlar çok mutlu bir prenstim. Sarayda yaşıyordum. Günlerim eğlence içinde geçiyordu. Sarayın kalın duvarları, beni halktan ve gerçek hayattan uzak tutuyordu. Sonunda öldüm ve bir prens olduğum için buraya heykelimi diktiler, üstelik bütün vücudum altından, gözlerim elmastan yapılmıştır. Ama mutlu değilim artık. Çünkü kentin ortasında dikiliyorum ve yaşarken görmediğim her şeyi görüyorum. Bir dilim ekmek için ağlayan çocuklar, soğuktan titreyen insanlar yüreğimi yakıyor. Onlara yardım etmek istiyorum, fakat yerimden kıpırdayamıyorum. İşte bunun için ağlıyorum. Örneğin şuanda aç ve hasta bir çocuk ateşler içinde yanıyor ve annesinden bir dilim portakal istiyor. Ancak annesinin ona verebilecek nehir suyundan başka hiçbir şeyi yok."
Oscar Wilde
Oscar Wilde
Birgün Abdullah b. Mes'ûd hastalandı. Bazı arkadaşları onu ziyarete geldi. O, ağlamaya başlayınca arkadaşları tarafından bu durumu yadırgandı. Ancak o şöyle dedi: ‘‘Ben hastalandığım için ağlamıyorum. Peygamber (s.a.v)'den hastalığın günahlara kefaret olduğunu duymuştum. Ben coşkun ve dinç olduğum zamanlarda değil gevşek bulunduğum dönemde hastalandığım için ağlıyorum. Çünkü Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştu: "Kul hastalanır veya yola çıkarsa, evde bunlardan önce ne gibi ameller işliyor idiyse ona yine o amellerin sevabı yazılır. " Hastalık onu ibadet etmekten alıkoyunca o kaçırdığı ibadetler için ağladı.
Bir adam dost bildiği biri tarafından kandırılmış ve ağlıyormuş.Yanındaki biri "Değer mi? Seni kandırdı diye ağlıyorsun" demiş.Adam da "Aldatıldım diye değil,ona olan güvenimi kaybettiğim için ağlıyorum" diye cevap vermiş.
KAN PORTAKALI Doktor konuşuyor. İlk tümcelerden sonrasını duymuyorum artık. Adamın dudaklarına odaklanmış gözlerim, annemin korku bulamacı bir renge boyanmış yüzüneyse hiç bakamıyorum. “Akciğerin sol lobunda portakal büyüklüğünde kitle...” Portakal büyüklüğünde... Kan portakalı mı? Portakal bahçelerindeki tüm portakallardan nefret ediyorum o
Abdullah B.Revaha...
İbni İshak’ın, Mu'te ordusundakilerden naklettiğine göre ordunun çıkış zamanı gelince herkes ailesiyle vedalaştı. Abdullah B.Revaha (رضي الله عنه) veda edeceklerine veda edince ağladı. Kendisine "Ey İbni Revaha niçin ağladın?" diye soranlara şöyle demişti: “Allah'a yemin ederim ki bende dünya sevgisi ve ona karşı şiddetli bir şevk yoktur. Ondan dolayı ağlamıyorum. Fakat Rasûlullah (ﷺ)’i Allah'ın kitabından içinde ateşin zikredildiği “İçinizden cehenneme uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür. Sonra biz Allah'tan sakınanları kurtarırız, zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.” (Meryem 71,72) ayetini okurken işittim. Ben, oraya uğradıktan sonra durumumun ne olacağını bilemediğim için ağlıyorum.” Bunun üzerine müslümanlar “Allah sizinle beraber olsun, sizleri korusun ve bizleri de salihler olarak geri döndürsün.” deyince Abdullah B.Revaha şöyle dedi: “Fakat ben Rahmân’dan mağfiret istiyorum. Geniş yaralar açan ve kan fışkırtan bir darbe ya da mızrakla iç organları parçalayan bir vuruş..” Sonra Müslümanlar, Rumlardan ve yandaşlarından oluşan büyük bir toplulukla karşılaşıncaya kadar ilerlediler. O gün ordunun komutanı önce Zeyd B.Harise (رضي الله عنه) idi. O şehid edildikten sonra yerine Cafer B.Ebi Talib (رضي الله عنه) geçti ve o da şehid edildi. Ondan sonra ordunun başına Abdullah B.Revaha komutan oldu ve o da şehid edildi. Allah ona istediğini verdi. İmam Şehid İbni Nehhâs (رَحِمَہُ اللّہُ), Kitâbu'l-Cihâd
layık olamadım sana, güçlü olamadım:affet.. hep yaparım sandım; her zaman başarırım senden aldığım güçle ama yapamıyorum artık, olmuyor, başaramıyorum başından başladığım hiç birşeyin sonu gelmiyor artık.. yaşıyorum ama ne şekilde, ben de bilmiyorum.amacım yok ki ona ulaşmak için araçlarım olsun.. evime kar yağıyor, sen varken hiç böyle şeyler
Resim