“Meclisteki bireyler açıkça kitapları yakmanın işe yaramadığını, yazarların yakılması gerektiğini söyledi.”
Jean-Jacques Rousseau
*
Yazının icadından; Kil tabletlere, Kil tabletlerden; Rulo Papiruslara, Kodekslere, İpek Yazmalara, Kitaplara… Dünden, bugüne ve yarına... Ateşin çemberinden, kitabın tarihine bir
“Sivas şehrine yolum hiç düşmedi. Ne hayıflandım, ne kendime gücendim, ne de yurtseverliğime bir halel geldi. "Madımak” denilen nebatı saksıda görsem tanımam; cahilliğime verin. Artık merak da etmem. “TRT Yurttan Sesler Korosu”, “Oy Madımak” diye çığırdığında çığlığım kesilir, halk müziği bilincim körelir, inadımdan kalbime bile parazit
Liste elime ulaşınca yazar ve fiyat araştırması yapıp, not aldım.
Umarım sizin de işinize yarar.
Kampanya temmuz sonuna kadar D&R mağazalarında geçerli.
İnternet satışlarında geçerli değil.
♥️Listeyi gönderen sevgili Bahar’a teşekkür ediyorum.
Bundan önce 72 kitap daha var. Onlar el yazısıydı ekleyemedim buraya.
Instagram hesabımdan
1938'de Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün hemen ardından devlet ve onu yönetenlerin çoğu, "fikri hür, vicdanı hür" kuşaklar yetiştirmek yerine, kazara böyle yetişebilmiş kuşaklara karşı kendilerini koruma kaygısına düştüler.
O zaman, Köy Enstitüleri kapandı
Tercüme bürosu kapandı
Tercüme mecmuası kapandı.
Halkevleri kapandı.
"Anadolu Aydınlanması" son buldu
Kırklı yıllar, "Anadolu Aydınlanması"nın filizlendiği yıllardı.
Ellili yılların başında ise kapısında devletin resmi ya da sivil polisin beklemediği aydın neredeyse kalmamıştı.
Geleceğin aydınlarına yönelik kitlesel kıyımların temeli o yıllarda atıldı.
Kısaca belirtmeye çalıştığım bu yol, "fikri hür, vicdanı hür kuşaklar yetiştirme" idealinden "dindar gençlik yetiştirme" idealine uzanan yoldur.
Gezi Parkı'nda toplanan gençliğin hedefleri sadece birkaç ağaç ve binayla sınırlı değildi. Bu gençlik oraya, ellili yılların başından bugüne demokrasi, özgürlük ve eşitlik adına kendisine kuşaklar boyunca gerçek diye benimsetilmeye çalışılmış yüzlerce, binlerce yalanı tasfiye etmek için toplandı. Bugünkü iktidarın bugünün gençliğine artık bugünün ve yarının toplumu gözüyle değil fakat sadece kendisine iman edenlerden oluşacak bir cemaat gözüyle bakmaya kalkışması ise, bardağı taşıran son damla oldu.