Jack London'un kendi yaşam öyküsünden esinlenerek Martin Eden'in hayatını anlattığı kitap. Bir denizci olan Martin Eden'in entellektüel bir kızla tanışıp ona aşık olduktan sonra nasıl kitaplara ilgi duyduğu ve sonra yazar olmak için ne kadar çabaladığını, bazen günde 4 saat uyuduğu, uyuyumak için çenesinin altına dikenli bir şey koyduğu, sürekli
Evet istemeye istemeye de olsa, bitmemesi için büyük çaba göstermiş de olsam en nihayetinde Winter daha doğrusu Ay Günlüğü serisi maalesef ki bitti. Bitti ama bana favori bir seri bırakarak bitti, hayatıma yeni karakterler sokarak, iyi ile kötünün savaşına beni de şahit ederek bitti.
Winter hakkında ne yazsam spoiler oluyor, o yüzden yeni katılan karakterlere değineyim. Winter... Neden bilmiyorum ama Pamuk Prenses hikayesini sevmezdim ben, Once Upon A Time'da sevmiyorum Snow White'ı. Ama kitapta Winter'ı çok sevdim. O kadar güzel ve sevimliydi ki hep tebessümle okudum kitabı. Saf ve iyiliğe olan inancı, her şeyin iyi yönünü görmesi açısından biraz da Pollyanna gördüm Winter'da.
Jacin aslında Cress'te de vardı ama bu kitapta bir başkaydı. Cress' te "Ben prensesime bağlıyım" demişti ama Winter ile ikisinin böyle güzel bir çift olacaklarını düşünmemiştim. Velhasıl-ı kelam efenim favori çiftim olur Winter ve Jacin.
Cinder'ın gayretine, cesaretine diyecek bir şey bulamıyorum keza yandaşları icin de aynı şekilde hepsi çok cesur ve pes etmeyen karakterler.
Serinin diğer kitaplarına nazaran Winter bana fazlasıyla Türkçeleştirilmiş geldi. Hiç aklıma gelmeyecek Atasözlerimiz ve deyimlerimiz mevcuttu kitapta. :D Hele Iko :) O androidin Türk yapımı olduğunu düşünüyorum :D
Seri kitapları pek sevmem ama artık bana favori serim sorulduğunda gönül rahatlığıyla verilecek cevabım var. Tavsiye ederim. :)
"Yeniden anlatma" olarak geçen ve fazla da yeni olmayan bu akımla ilk Once Upon A Time adlı dizide tanışmıştım. İzlerken güzeldi fakat okumakta sıkıntı çekeceğime inanıyordum. Aksine o kadar hızlı okudum ki 3 günde bitti fakat son okuma günüm arasına bir hafta girdi. Fazla akıcıydı ve dili çok hafifti. Okuyucular şikayet etmiş ama bana hitap eden bir kitap oldu. Karakterlerin ve hikayenin böylesine değiştirilmesi ve zenginleştirilmesi çok hoşuma gitti. Enteresandı ve ilgi çekiciydi. Umarım araya fazla kitap sokmadan diğer kitapları da okurum.
spoiler
Şimdi size bir masal anlatacağım..lütfen ..gözlerinizi kapatın ..
ÇÜNKÜ AŞIĞIM
Once upon a time ...1812 RUSYA ..
kitap raflarında onu ilk gördüğümde ...derin bir nefes alıp ..sen benimsin..demiştim
muhteşem kapağında... ardından ay doğan ..sadece gizemli gözlerini .gözlerime dikmiş bir adam vardı...kan kırmızı adının altında ..topların
Konusundan bahsetmeye gerek duymuyorum zaten az çok herkes biliyor. Ben çocukken okumuştum o yüzden
çok bir şey hatırlamıyordum da ama bir çok filmde dizi de karşımıza çıkıyor. Özellikle ben Once Upon a Time hayranı olaraktan orada Alice'i de görünce sevinmiştim. Bir de yan dizisi olan OUAT- Alice in Wonderland i de izlemiştim. Neyse konuyu da çok dağıttım : )
Her bir sayfa da yazarın hayal gücünün zenginliğini, sembolleştirmeyi, okuyucular için bıraktığı bilmeceleri görüyoruz. Aslında bazı yönlerden de bir çocuk kitabının üstünde olduğunu düşünüyorum. Bazı çocukların, özellikle küçük yaştakilerin o kitapta yerleştirilen sembolerin ve yaratılan inanılmaz hayal dünyasının altından o yaşta kalkabileceğini düşünmüyorum. hatta bu konuyu bir arkadaşımla da tartıştığımızda benzer fikirlerimiz olduğunu da gördüm. .
It is not because angels are holier than men or devils that makes them angels, but because they do not expect holiness from one another, but from God only.
Once upon a time, an angel and a devil fell in love. It did not end well.
