Çocuklarımızın ne olmaları önceliğimiz sayılmalıdır? Hafız, mühendis, doktor?.. Ne? Bu ne sorusu
herkese göre değişebilir. Ama burada değişmemesi gereken sıralama şu olmalıdır:
a- Önce iyi bir insan olmaları. Bunun asla taviz
verilebilir yanı yoktur. Önce iyi bir insan.
b- İyi bir Müslüman olmaları. Müslümanlığın ne olduğu bellidir. Alim olmak değildir Müslüman olmak.
c- Üçüncü öncelikli nokta ise çocuklarımızın kabiliyetlerine uygun bir kimlik sahibi olmalarını sağlamaktır. Her çocuk farklıdır. Tırnak uçlarına varıncaya kadar farklı çocukların hepsini ayrı kalıpta plastik bardaklar gibi yetiştirmek ne kadar mümkündür, ne kadar insancadır?
Tam 1 sene olmuş bu sayfalara katılalı, geçmişte olandan çok farklı 1 sene.. Öyle bir zamanda buldum ki siteyi, öyle ihtiyacım varmış ki.. Belki pek çoğumuz için de geçerli bir durum bu, öyle hissediyorum. Bir tutunma biçimi olarak kitaplar ve 1000kitap-1K.
Daha çok okumamıza vesile olmasıyla, okuduklarımızla ve yazdıklarımızla,
Kitabın yazarı ve kitaba konu olan okulun kurucusu İngiliz Pedagog A.S. Neill yıllarca eğitim kurumlarında öğretmenlik ve müdürlük yapmış biri. Çok fazla ayrıntıya girmeden okul ve eğitim anlayışı ile ilgili bilgi vereyim. Amaç ilgi uyandırmak, merak eden zaten kitabı okuyacaktır.
Şöyle başlayayım. Ortalama 45 öğrenciye sahip bir okul var.
Okulun ilk günleri 5. Sınıfta öğretmen öğrencilerine klişe ve yalan dolu bir söz söyledi:
Hepinizi çok seviyorum...
Ön sırada yana doğru kaykılmış bir öğrenci vardı. Adı Mustafa Yılmaz’dı...
Mediha öğretmen Mustafa Yılmaz’ı bir süre takip etmiş a-sosyal olduğunu, elbiselerinin kirli olduğunu fark etmişti.
Mediha öğretmen Mustafa’nın kâğıtlarını
Sevdiklerimiz hiçbir zaman önceliğimiz değillerdir genellikle, çünkü onlar tabiri caizse nasılsa ceptedir. Hepimiz başkalarıyla çok meşgul insanlar olarak iş hayatımız ve sosyal hayatımızı canlı ve dinamik tutmak için dışardaki insanlarla ilişkilerimize daha çok yatırım yaparız. İşlerimiz yolunda gitsin diye, sosyal çevremiz verimli ve faydalı olsun
diye, yarın öbür gün onlarla başka işler yapabiliriz diye, en çok başkalarıyla ilgilenir, en çok başkalarına mesai harcarız.
Farklı inançlara sahip olabiliriz, farklı görüşlere yakınlık duyabiliriz ama ortak olan vatan sevdamızsa, onurumuz ve gelecek nesilleri düşünmekse, vicdan, empati, adalet, hoşgörü önceliğimiz olmalı.
Üniversitenin ilk yıllarında "bunlar daha çömez" bakışlarına maruz kaldığımız o ilk yılda, hatta ilk ikinci ayda sunum yapma görevi verildi. Üstelik hocamız öyle romantik, öyle romantik biriydi ki, haliyle o sunum vize notumuz olacağı için onu etkilemeliydik. Konumuz her zaman duygulara ve ruha hitap eden, kısacası buram buram edebiyat
İslâm dünyasındaki "düzelme"ler, bizim tamamen kendimizi düzeltmemizle doğru orantılı olarak başlayacak. Kalplerimiz doğru olacak ilkin. Sonra amellerimiz. Sonra ticaretimiz, siyasetimiz, dini yapılanmalarımız, sosyal kurumlarımız...
Kalplerimizden başlamak üzere, Müslüman bünyede meydana gelen her hata ve bozukluk, büyüyerek Gazze türünden küresel bozgunlara yol açıyor. Tekrardan toplanıp silkinme, kendine gelme, niyetlerimizi ve amellerimizi gözden geçirme zamanı...
Bu yüzden, "Abi ne yapabiliriz?" diyen herkese aynı cevabı veriyorum:
Toparlanalım. İslâm'ı Kur'ân ve Sünnet merkezli olarak, sahih şekliyle okuyup hayatımıza aktarmak birinci önceliğimiz olsun. Hayatımızdaki en önemli şey, Allah'a düzgün şekilde kulluk etmek olsun, dünya onun arkasından ve ona uyduğu kadarıyla gelsin. Sonra okumalarımızı, düşünce dünyamızı, siyasetimizi ve diğer bütün kurumlarımızı bu çerçevede islah edelim. Bu şuura ermiş yüzlerce, binlerce, milyonlarca fertten oluşan bir İslam dünyasını hiç kimse deviremez. Şu an ki hezimet durumu, başka türlü tersine çevrilemez.
Biliyorum, çok zor bir şeyden söz ediyorum. Ama inanın, sloganlarla düşmanı alt edebileceğimiz ütopyasından çok daha gerçekçi bir şey bu. Ve kesinlikle denemeye değer...
"Allah size yardım ederse, hiç kimse sizinle baş edemez. Ama ya O sizi terk ederse, kim size yardım edebilir? O halde, müminler Allah'a güvensinler!" (Âl-i İmran.160)
Devranda seyran
Yukarıdaki başlık yeni çıkan kitabımın göbek adı… Doğumdan sonra isim GÖNLÜME SEFER DÜŞTÜ şeklinde netleşti… Yeryüzü seyahatlerimin hasılası olan bir eser…
İzlenimlerim yüreklerde iz bırakır umuduyla yazdım…
Yolculuk… İnsanoğlunun en anlamlı belki de en masum tutkularından biridir…
İnsana varoluşunu hissettirecek eylemlerden