Gelincik tarlasının hemen kıyısındaki yuvasından ayrılırken yine içini o burkuntu sarmıştı. Fakat her defasında olduğu gibi bu sefer de daha ilk kanat vuruşlarla ondan sıyrıldı.
"Azizim Sherlock Holmes,
Gerçekten çok iyiydiniz. Beni tam anlamıyla tuzağa düşürdünüz. Yangın alarmına kadar hiçbir şeyden şüphelenmemiştim. Ama sonra nasıl bir ipucu verdiğimi görünce düşünmeye başladım. Daha aylar önce, beni size karşı uyarmışlardı. Bana, Kral bir dedektif tutarsa bunun kesinlikle siz olacağını söylemişlerdi. Adresiniz de
İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda, "Fatma" , dedi. Hiç de çekinmeyen bir tavırla... Ve ekledi:
"Eğer hafız yaptırmazsanız kayıt yaptırmak istemiyorum".
Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu.
bırakın şimdi dünyevi işleri bir kenara..
yaşanmış güzel bir hikaye anlatayım da,
feyz alarak okuyun, göz yaşlarıyla birlikte..
Fatma İlkokulu bitirip kursa gelmişti.
Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti.
-MAVİ Nokta'nın Çocukları'na ithafen-
“Bütün Dünya sadece bir noktadan ve bizim yaşadığımız
yer de bunun küçücük bir köşesinden başka bir şey değil.” -Roma İmparatoru Marcus Aurelius Meditations, 4. Kitap [y. 170]
Soluk Mavi Nokta olarak bilinen fotoğraf, Dünya’yı dağınık bir güneş ışını içinde gösterir. Voyager 1 o
Yüzük Kardeşliği’ni okumaya başladıktan sonra aslında film ile kitap arasında ciddi farklılıklar olduğunu hatırlamış oldum. Böylece aklıma böyle bir yazı hazırlamak geldi. Bu yazıyı hem sizler için hem de kendim için yazıyorum (sonrasında dönüp dönüp tekrar okuyabilmek amacıyla aslında daha çok kendim için hazırlıyorum sanırım)
Filmlerle kitaplar