Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Katlanmak zorunda kaldığınız sayısız mağlubiyet dolayısıyla, çaresizlik ifade eden gerilim, içimizde yer etmiş. Bu yüzden hüzünlü şarkıları sevmeyi öğrendik, trajedileri ve şehit düşen kahramanları. Bütün önderlerimiz birer şehitti.
Duygularıma tercüman olmuş Sertaç abi..
"Kafalarımız çok karışık, hem toplumsal hem bireysel olarak karmaşa içindeyiz. Eşlerimizle ayrı, çocuklarımızla ayrı, işlerimizle ayrı imtihanlardayız. Çıkış arıyoruz, çözüm araştırıyoruz. Sosyal medyaya bakıyoruz. Takipçisi olan insanları takip ediyoruz. Belki yaramıza merhem bulur, belki huzurumuza vesile olur, belki dinmeyen fırtınalarımıza sükunet oluşturur diye bekliyoruz. Hevesle takip ediyoruz. Sonra da en ummadığımız yerlerden darbe yiyoruz. Bu da mı böyleydi diyoruz. Bu da diğerleri gibi çıktı diyoruz. Kemalata ermeyenlerden hakikat bekliyoruz. Nefsini önder etmişlerden topluma liderlik etmesini umuyoruz. Şaşalı ve şatafatlı instagram profillerinin cazibesine aldanıyoruz. Günün sonunda huzurla nefes almak isterken daha da dibe çekiliyoruz. Çünkü çareyi yanlış yerde arıyoruz. Kendini düzeltmeyen kimseyi düzeltemez. Yaşamayan yaşatamaz. Usta olmak isteyen ustanın dizinde yetişecek. Nefsini dizginlemek isteyen nefs terbiyecisine gidecek. Allah'a dost olmak isteyen, önce Allah'ın dostuyla dost olacak. İslam'ı yaşamak isteyen Allah Resulüne odaklanacak. Bizim önderlerimiz belli. Bizim rol modellerimiz belli. Bizim usülümüz de belli. Başka usüllere ihtiyacımız yok. Herkesin boğulduğu şu zamanda Vahyin, Sünnetin ve Adabın nefesiyle nefes alacağız. Evlatlarımızı da böyle yetiştireceğiz. Hem dünyanın hem de ahiretin delikanlısı olacağız, İnşallah."
Reklam
Zaman bu kadar hızlı olunca bir deneyim oluşmuyor. Hız kontrolsüz olduğunda kültür ve değer de oluşmuyor. Hayatın acemileri gibi savruluyoruz. Kim nereye çekerse o tarafa gitmeye hazır şekilde tam ortasında duruyoruz her tartışmanın. Taraf olmayı kendimiz değil sosyal medya söylemleri belirliyor. Kahramanlarımız da kanaat önderlerimiz de sosyal medya hesaplarından ibaret.
Sayfa 33
Iman bağı, kan bağının önüne geçer. Biz, İranlı Selman Farisi'ye rahmet okurken, Peygamberimizin amcası olan Ebu Leheb'e "Tebbet okuyoruz. Bedir harbinde baba oğulla, kardeş kardeşle karşı karşıya gelmiştir. Hz İbrahim babasıyla karşı karşıya gelmiştir. O Peygamberler, bizim örnek önderlerimiz olduğuna göre dostlarımızı belirlerken kan grubuna göre değil iman grubuna göre belirleyeceğiz.
Hayatı Ön-görmek
... hem halkımız hem önderlerimiz sürecin keyfini çıkartıp "şimdiye değin her şey yolunda" demekle meşguller... Ya öngörü? Öngörü yalnızca ilmin bir nokta olduğunu kabul edenler içindir.
Sayfa 94 - Ketebe
Kazak bir kadın yabancılara ve hükümete şöyle çalmaktaydı: "Faturalar zamanında ödenmezse Belçikalıların gazı kesecekleri söyleniyor. Maaş ödemeleri aylarca geciktirilirken insanlar faturaları zamanında nasıl ödesinler?" Sonra eklemişti: "Önderlerimiz işletmelerimizi yabancılara rüşvet karşılığı satıyorlar. Almatı Tütün'ü Amerikalılara, Karagandy Çelik'i İngilizlere sattılar, şimdi de gazı Belçikalılara satıyorlar. Bu utanç verici."
Reklam
En başta yaptığımız gibi, bilgeliğin ataları ve önderlerimiz olan ozanların rehberliğinde ilerleyelim.
Sayfa 61
“Pek hoş sertlik gösteren kılavuzlarımız, önderlerimiz, ey acımasız ve sevgili yöneticiler…” İşte, anladığınız üzere mesele özgür olmamak ve kendinden daha namussuz olana pişmanlık içinde itaat etmektir. Hepimiz suçlu olduğu zaman, demokrasi gerçekleşecektir.
Sayfa 94 - Can ModernKitabı okudu
Sebe suresi 31-32-33 ayeti kerimelerinde önderler liderler, yöneticilerle ile yönetilenler arası tartışmalar Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim. 31. “İnkâr edenler: “Bu Kur’an’a ve ondan öncekilere inanmayacağız” dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda dikilmiş oldukları zaman, suçu birbirine atıp dururken bir
·
Puan vermedi
Önce Nefsime:
Bu kitabı hayatımın belirli dönemlerinde tekrar tekrar okuyorum zira insandaki bozulmuş inanç sistemini ıslah eden bir yanı var. Dört terimin derinlemesine incelendiği kitapla yanlış bildiğimiz nosyonların inancımızı ve amellerimizi nasıl sarstığına bir kez daha tanık oldum. Kitabı okudukça Mekkeli müşriklerin bizden daha sağlam bir inancı olduğunu görmekten son derece müteessif oldum ve Kâbe'ye bakıp ağlayan o sahabeye hak verdim. Bizim artık Kâbe etrafında 360 tane putumuz yok bizim; İbni Arabîlerimiz, hocaefendilerimiz, kanaat önderlerimiz, efendilerimiz, gavslarımız, türbedarlarımız, laik cübbeyle dolanan halifelerimiz, Müslüman astrologlarımız, açılmamış bilmem kaçıncı çakralarımız, olumlamalarımız var. Evet biz bilinçli(!) Müslümanlar çaput bağlamıyor mum dikmiyoruz ama hocaefendimizden bir imza alınca peygamber hırkası almış gibi seviniyoruz. Bir insanı çok sevmek suç değildir ancak onu ölçüsüz sevmek, eleştirmekten korkmak bir miktar suç olabilir. Fil olayının ve sûresinin, Nuh (as) kavmi  kıssasının tefekkürünü yaparsak bazı ince noktaları yakalayabiliriz. Zira bugün bizim put dediğimiz varlıkların (Ved, Süva, Yegüs, Yeûk, Nesr...) kendi dönemlerinde salih kimseler olduğunu biliyoruz ancak ölçüsüz sevgi ve insanla Allah arasında bir aracı arayışı bugün onları putlaştırdı maalesef. Her çağda olduğu gibi bugün de hepimizin bambaşka putları var, kimimiz putunun farkında değil kimimiz put kırmak için kutsal bir balta beklemekte... Dilerim bu put yığınları içinde doğru yolu bulabiliriz...
Kur'an'a Göre Dört Terim
Kur'an'a Göre Dört TerimEbu'l A'lâ el-Mevdudi · Düşün Yayıncılık · 20152,042 okunma
Reklam
Hayatta, toplumsal olgu ve olaylarda nazarın meşrûiyetini ne sağlar? Nokta-i nazarın noktasının insan olması! Tersi her durum ise savaştır, felakettir. Türkiye'deki, hayâta ilişkin –zaten tabîata aldıran yok– toplumsal olgu ve olayların ele alınış tarzına gelince, hem halkımız hem önderlerimiz sürecin keyfini çıkartıp "şimdiye değin her şey yolunda" demekle meşguller... Ya öngörü? Öngörü yalnızca ilmin bir nokta olduğunu kabul edenler içindir.
Yol önderlerimiz
Yunus Emre, Hacı Bektâş-ı Velî'nin Makâlât adlı kitabında dile getirdiği görüşlerden etkilenmiş ve onlardan bâzılarını şiirle dile getirmiştir. Örneğin: Hacı Bektâş-ı Velî “Âşıkların tenleri ölür, canları ölmez." diye yazmış, Yunus Emre bunu, "Ölür ise ten ölür / Canlar ölesi değil" diye şiirleştirmiştir.
Türkiye'deki, hayâta ilişkin -zaten tabiata aldıran yok- toplumsal olgu ve olayların ele alınış tarzına gelince, hem halkımız hem önderlerimiz sürecin keyfini çıkartıp "şimdiye değin her şey yolunda" demekle meşguller... Ya öngörü? Öngörü yalnızca ilmin bir nokta olduğunu kabul edenler içindir.
Sayfa 94
Daniel Dua Ediyor
Yüzümü Rab Tanrı'ya çevirdim. Duayla, yakarışla, oruçla O'na yalvardım; çul kuşanıp külde oturdum. RAB Tanrım'a dua edip günahlarımızı itiraf ettim. Şöyle dedim: “Ya Rab, kendisini sevenlerle, buyruklarına uyanlarla yaptığı antlaşmaya bağlı kalan yüce ve görkemli Tanrı! Buyruklarından, ilkelerinden ayrılıp günah, suç işledik,
Sayfa 932 - Yeni Yaşam YayınlarıKitabı okudu
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.