Kıyamet Kızılı
Öncelikle bu ara çok dile getirdiğim bir cümle ile başlamak istiyorum; klasikleşmiş eserler, adı üstünde binlerce kez okunmuş, beğenilmiştir. Ancak yeni eserlere, yeni yazarlara ayrı bir şans ve önem verilmeli.
Geçen yıl elime ulaşmasına rağmen yeni okuyabildim. Bu da benim kaybım olsun. İlk baskısında
Hüseyin Nihal Atsız ı yazdıkları ile etkilemiştir.Atatürk onunla ilgili şu ifadeyi kullanmıştır : " Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası
"Camide de oturan herkesin itikaf niyetini getirmesi gereklidir.
Bunun camide oturmasının uzun veya kısa sürmesi arasında fark yoktur.
Hatta camiye ilk girdiğinde itikaf niyeti getirmesi gerekir.
Bu hususa önem verilmeli, bundan çokça söz edilmeli, küçüklere ve avamlara da öğretilmelidir.
Çünkü bu, gaflet edilen bir konudur."
Çocukken yaşananlara önem verilmeli.
Çünkü insan o yaşlarda sevinmeye öyle hazırdır ki, o sevinçlerin benzerlerini bile yaşayamayabilir bir daha . . .
Ne yazık, ne yazık . . .
Sayfa 857 - Yapı Kredi Yayınları, Sevda Dolu Bir YazKitabı okudu
Çocukken yaşananlara önem verilmeli. Çünkü insan o yaşlarda sevinmeye öyle hazırdır ki, sevinçlerin benzerliklerini bile yaşayamayabilir bir daha... Ne yazık, ne yazık...
Üçüncü bölüm genel olarak öğretmen programına katılan birçok insanın amaçsız bir şekilde katıldığına dikkat çekiyor. Eğitimdeki sorunların sadece pedagojik olmadığını aynı zamanda siyası etik gibi birçok konuya bağlı olduğundan bahsediyor. Öğretmenlik ücreti gibi çok önemli konuya yer veriyor. Beni neden bu mektubun en çok etkilediğine gelecek
Yıl 1924...
Atatürk, John Dewey'i Türkiye'ye davet etti...
John Dewey, Türkiye'de kaldığı iki ay süresince Istanbul, Ankara, Bursa, İzmir gibi kentlerdeki okulları gezip rapor hazırladı.
Tanin gazetesine 26 Ağustos 1924'te verdiği röportajda düşüncelerini şöyle açıkladı:
"Çocukların yalnız hafızalarına yüklenmemelidir. El işlerine önem verilmeli, köy hayatı ile irtibat kurulmalıdır. Örneğin, buğday yetiştiren bir çevrede teoride tohum ve türleri gösterilerek, toprağın, havanın, iklimin hayat durumu üzerindeki etkisi öğretilerek, ziraat, alet edevat yine aynı surette ameli olarak gösterilmelidir."
Köy Enstitüleri nasıl doğdu sanıyorsunuz?
Öğrenciler köylerine öğretmen olarak dönüp sadece okuma yazma öğretmeyecek modern tarımı da uygulamalı göstereceklerdi.
Sevginizi sevmeyi bilene, değeri değerinizi bilene, çabanızı sizin için çabalayana, önceliği sizi öne koyana, zamanınızı size zaman ayırana, önemi sizi önemli hissettirene verin.
Duygularınız, hissettikleriniz ne kadar önemli değil mi? insan olmamızın en anlamlı özelliği duygularımızın hissettiklerimizin olması. Peki bu duygularınızı, hissettiklerinizi verdiğiniz insanlar bunları hak ediyor mu? Yani sizin sevdiğiniz gibi sizi seviyor mu? Önem verdiğiniz gibi önem veriyor mu? Sizin onu önceliğiniz yaptığınız gibi o da yapıyor mu? Eğer evetse sizin duygularınızı hak ediyor ama cevabınız hayırsa sizin bu güzel duygularınızı hak etmiyor. Bu karşılık beklemek değil, bu “üzülmemek adına ilişkinin dengesini koruma” çünkü onun sevildiği kadar sevilmeyi, önemsendiği kadar önemsenmeyi, çabaladığınız kadar çaba görmeyi hak ediyorsunuz. Bu dengeyi kendiniz için koruyun.. Dengeler şaşar ve siz çok verirseniz üzülen siz olursunuz. Mutluluk için karşılık değil hakkınızı isteyin. Dengeleri koruyup mutlu olduğunuz bir hafta sonu olsun🙏🏻🍀
Insanlar ve özellikle de gençler gün sonunda sizin ne kadar bilgili ve haklı olduğunuza değil o bilgilerinizi ve haklılığınızı ne oranda nezaketle ortaya koyabildiğinize bakarlar .
Bunun yanında gençleri sürekli kınayan suçlayan ve tehdit eden bir dil kullanmaktan da uzak durmalı, onları içinde bulundukları ve yetiştikleri şartlar üzerinden anlamaya çalışmalı , düşüncelerine önem ve değer verilmeli ve onlara samimiyetle yaklaşılmalıdır.