O kadar önemli bir konu ki! Her ebeveyn bu kısmı okusun isterdim.
Merkezin içimizde kalması, bebeğin/çocuğun "iç"ine dair her şeye saygı duymakla mümkün. Şöyle düşünün: Küçük bir çocuksunuz. İç realiteniz size doyduğunuzu söylüyor. Ama tanrı gibi gördüğünüz yetişkin, "Olsun, biraz daha yemeye çalış. Bunu yemen senin için daha iyi," diyor. "Demek ki bir bildiği var. Sorun bende herhalde," diye düşünüyorsunuz, yiyip yememenizden bağımsız olarak.
Yalnızca büyük adamların hayatları mı yazılmalı? Yaşamış olan ve geriye yaşamından bir kayıt bırakmış olan herhangi birinin yaşamı da biyografisinin yazılmasına layık değil mi? Başarılar kadar başarısızlıklar da, şöhret sahipleri kadar mütevazi bir hayat yaşayanlar da biyografiye konu olamaz mı? Önemli bir kişi olmak ne demek? Önemsiz ne demek?
Sayfa 79 - Kafka KitapKitabı okudu
Reklam
Üzerinde önemle duruyorum; çünkü bizim en önemli konumuz çocuklarımızdır, onları nasıl yetiştireceğimizdir. Bugünün yeni çalışma biçimlerine uygun bir eğitim yöntemimiz var mı? Bu konu hakkında yeterince düşünüldüğünü söyleyemem. Hâlbuki değişen toplum yapısı içinde en önemli intibak meselesi budur. Bir toplum kendini değişen şartlara göre ayarlayamazsa orada idame-i hayat mümkün olmaz. O zaman da o toplum çözülür.
Bu yüzden evlilik mühim bir konu. Şakaya gelmez.
Evlilik, toplumun geleceğine yön veren en önemli ilişki kurumudur ve bu açıdan benzeri yoktur.
OKB?
Niçin eskilerin dediği gibi "yüce ve güzel" olan her şeydeki incelik hissini anlayabildiğim anlarda, evet, tam da o anlarda, böyle çirkin şeylerin yalnızca tasarlanmış olduklarını hissedip garip tavırlar sergiliyordum? Yani kısacası, belki de yapılmaması gerektiğinden en emin olduğum anda bilerek böyle hareketler yapıyordum. İyilik, "yüce ve güzellik" anlayışım geliştikçe, daha derine batıyor ve o vaziyette kalmaya daha hazır oluyordum. Ama bu konu hakkındaki en önemli husus, bunun içimde kazara ortaya çıkması değil de sanki öyle olmak zorunda oluşuydu. Bu, en azından bir hastalık ya da bir bozukluktan kaynaklanmıyordu da sanki benim en normal halimdi ve bu yüzden, en sonunda içimde bu ahlaki bozuklukla mücadele etme isteği de kalmadı. Mücadele arzum, belki de bunun benim doğal halim olduğuna hemen hemen inanmış olmamla (belki de tamamen inanmamla) bitmişti. Ama başlarda bu mücadele sırasında ne acılar çekmiştim! Başkalarının da aynı şeyleri yaşadığına pek inanmıyordum ve tüm hayatım boyunca kendi hakkımdaki bu gerçeği bir sır gibi sakladım. Utanıyordum. (Belki şimdi bile utanıyorum.)
Kuran, içinde tekrarlar barındıran, terkrarlarla konuları pekiştirip detaylandıran, ayetlerin ayetlerle açıklandığı bir kitaptır. Bu nedenle her hangi bir surenin içinden bir ayeti cımbızlayıp, bağlamından kopararak sonuca ulaşılması mümkün değildir. Her konu, farklı surelerde yer alsa da kendi içinde bir bütünlük arzeder. Allah ayetleri Kuran'ın bütününde, düşünen, akleden ve bilen herkes için detaylı olarak açıklamıştır. Kuran'ı anlamak için en önemli koşul, önyargı ve sabit fikirden arınmak, rivayetten gelen bilgileri zihinden silmek, ayetler arasındaki bağlantıları kurup, üzerinde düşünerek okumaktır. Kuran sadece Arapça bilen, zekâ seviyesi yüksek olan veya kariyer sahibi olanların anlayacağı bir kitap değildir. Kuran, aklı temiz olup bilinçli ve samimi bir yönelişle, metoduna uygun olarak okuyan, üzerinde düşünen her insanın anlayacağı açık bir kitaptır.
Sayfa 67 - A7 Kitap, Üçüncü Baskı Kasım 2018 İstanbul. [ISBN: 978-605-2191-10-1]Kitabı okudu
Reklam
İbn-i Sina
"HAYATIN GENİŞLİĞİ, UZUNLUĞUNDAN DAHA ÖNEMLİDİR" İbni Sina'nın dikkat çektiği konu budur. O, hayatın genişliğinin önemli olduğunu vurgular. Eğer insan kendini kültürel ve estetik yönden zenginleştirebildiyse, düşünsel açıdan bitkisel ve hayvani bilincin üzerine çıkarabildiyse, sözgelimi "varlığı" üzerine bir kez olsun düşünebildiyse ve âlemin tümüne yayılan aşkı hissedip maşuku arayabildiyse, hiç şüphesiz onun kısa görünen yaşamı, yüz yıl yaşayandan daha verimli, daha dolu geçmiştir."
Sayfa 36
Her zaman başka şeylerle meşgul bir koca. Yaşarken, önemli bir konu üzerinde hiç oturup konuşmadık. O her zaman kendi işinde gücündeydi, ben de evle ilgileniyordum, en güzel yıllarımızı işte böyle geçirdik.
Hıçkıra hıçkıra ağlayacakken bile birilerini mutlu etmeye çalışırken fark ettim ne kadar mutsuz olduğumu. Meğer benim mutsuzluğum hiç önemli değilmiş önem verdiğim insanlarda. O gün kabullendim ve anladım ki ait olmadığın bir kalpte kalmaya çalışmak sadece acılarımı erteler. Aslında mutsuz olduğumuz çok konu var da sesimizi cikarmiyoruz yeter ki kırılmasınlar diye.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.