Manga dünyasında gerçekten önemli bir yere sahiptir Slam Dunk. Çıktığı 90’lı yıllara gerçekten damga vurmuştur. Salt spor mangası da değildir. İçinde hayattan hemen hemen her şeyi görmek mümkündür. Tabii bu durumları da mizahla soslanmış bir şekilde sununca haliyle ortaya son derece keyifli bir eser çıkmış oluyor.
Slam Dunk’ın ilk cildine gelirsek; ortaokulda çıkma teklif ettiği her kız tarafından reddedilen Sakuragi Hanamichi liseye başlarken derin bir hüzün içindedir. Bir gün çok güzel bir kız olan Haruko Hanamichi’yi görür ve basketbol oynayıp oynamadığını sorar. Basketbolla hiçbir ilgisi olmayan Hanamichi’nin basketbolcu olma hikayesi de burada başlar. Bir anlamda yeni bir başlangıç hikayesidir bu.
İlk cildi okurken bolca eğlendim. Hanamichi’nin sürekli yaptığı fevri hareketler, kendisini daima haklı gösterme çabası bir sürü saçma ama bir o kadar komik olayın tetiklenmesine sebep olunca akıcılık en üst seviyede oluyor haliyle. Yaklaşık 15 sene önce okurken nasıl keyif aldıysam şimdi de bana aynı keyfi verdi. Her anlamda özel bir seri Slam Dunk. Manga seven okurlar tarafından bir şansı fazlasıyla hak ediyor.
Her geçen gün daha çok şey öğreniyorsun, daha çok tecrübe ediniyorsun. Mutlaka, her geriye dönüp baktığında, ‘Şunu şöyle düşünseymişim, böyle yapsaymışım,’ diyorsun tabii ki; ama sorun, o döndüğün, gerideki zamanda henüz o tecrübeyi yaşamamış olman. Yapacak bir şey yok, çünkü o an senin şimdiki tecrüben veya hayat görüşün yoktu. Sadece önemli olan, geriye baktığın zaman şimdi ne kadar daha ileriye gitmiş olduğunu görmek. Önemli olan o bence. Yani hâlâ aynı hataları yapıyor olmaktansa, geriye dönüp, ‘Bunu keşke böyle yapsaymışım’ diyebilecek bir noktaya gelmiş olmak önemli olan...
70 yaşınki bir milyarder olsaydınız,hâlâ kitap okumaya devam edermiydiniz?
65 yaşında olduğunuzu hayal edin. yaklaşık 110 milyar dolar servetiniz var. yarından itibaren her gün 3 milyon dolar para harcasanız, bundan sonra hiç para kazanmasanız bile sahip olduğunuz servet size 100 yıl yetecek miktarda. fakat 65 yaşındasınız, önünüzde yaşayacak o kadar yıl yok. nasıl bir hayat sürerdiniz? kitap okumak böyle bir hayat için
viyana'ya giden genç öğrenci berger... ah berger üzümlü kekim, bahtsız çocuğum. en ufak bi iyi hissedişinde nasıl da altüst oluyorsun. sen bensin sanırım ya da ben senim bilmiyorum.
kısaca konusuna değinecek olursak bu genç bahtsız çocuğum eğitim için gittiği yerde kendini dışlanmış hissediyor yani biraz pısırık mı desem, silik mi desem,