Ertesi gün, Jean-Claude'dan bir notla bir düzine beyaz gül geldi. Notta: "Eğer seçimin buysa, benden kurtuldun. Ama senin de beni, benim seni görmek istediğim kadar görmek istediğini umuyorum. Seçim senin. Jean-Claude." Uzun süre güllere baktım. Sonunda hemşireye, başka birisine vermesi ya da atması ya da artık her ne yapmak istiyorsa onu yapması için verdim. Sadece, onların gözümün önünden gitmesini istiyordum. Yani hâlâ jean-Claude'a bağlıydım.
Hatta, karanlık bir köşem, onu biraz olsun seviyordu. Bunun bir önemi yoktu. Canavarları sevmek, bir insan için hep kötü sonuçlanıyordu. Bu, bir kuraldı.