Az bilinen mükemmel romanlar kategorisi oluştursak bu kitap zirvede yerini alırı diye düşünüyorum.
Kitabın adı aslında ‘’Zevk Sanatı’’ olmalıydı. Çeviri de gereksiz bir ahlakçı tutum sergilenmiş bunu belirtmeden başlamayayım incelemeye. Yazar, anlatıcı Modesta karakteri ile insanı olayların içine öylesine çekiyor ki, okuyucu kadın Modesta’nın
1. BÖLÜM: DUA EDENLER, SAVAŞANLAR VE ÇALIŞANLAR
Yazar, bölüm girişinde Ortaçağ’ı anlatan kitapların bu dönemi yanlış aksettirdiklerine değinerek feodal toplumun üç sınıftan meydana geldiğini belirtiyor. Bunlar; dua edenler (kilise mensupları), savaşanlar (askerler) ve çalışanlardır (köylüler/serfler). Çalışan insanlar, kilise sınıfıyla askeri
Niteliksiz Adam 1. Kitap - 2. Bölüm Çeviri Karşılaştırması
Yapı Kredi Yayınları - Ahmet Cemal Çevirisi
Bu küçük kazanın meydana geldiği cadde, ışık demeti gibi kentin ortasından fışkıran, dış bölgelerden geçen ve varoşlarda biten o uzun ve kavisli trafik yollarından biriydi. Eğer şık çift bu yolu biraz daha izlemiş olsaydı, hiç kuşkusuz hoşuna gidecek bir şey görecekti. Bu, onsekizinci ve hatta belki de onyedinci yüzyıla ait, kısmen bozulmadan kalmış bir bahçeydi; ve bahçenin dövme demirden parmaklıklarının yanından geçildiğinde, ağaçların arasından, özenle biçilmiş çimlerin üstünde iki yanında ensiz uzantılar bulunan bir saray yavrusu, eski zamanlardan kalma bir av köşkü ya da aşk yuvası görünüyordu.
Aylak Adam Yayınları - M. Sami Türk Çevirisi
Bu küçük kaza hadisesinin yaşandığı yol, şehrin kıyısından şualar halinde fışkıran, dış muhitleri dolanıp banliyöye çıkan o uzun ve kıvrımlı, trafiğe açık caddelerden biriydi. Söz konusu zarif çift, o yolu bir müddet daha takip etseydi, kesinlikle beğenecekleri bir şey görmüş olacaktı. On sekizinci, hatta on yedinci yüzyıldan kalma, hala bir kısmı sapasağlam duran bir bahçeydi bu; dövme demirden parmaklıklarının yanından geçerken ağaçların arasından, özenle kesilmiş çimlerin üzerinde eski zamanlardan kalma, kanat kısımları dar, küçük bir şato görülüyordu, bu bir av köşkü veya bir aşk şatosuydu.
Görüyorsunuz, ben hiçbir şekilde, Gustave Flaubert'in söylediğini söyleyemem, "Madam Bovary ben'im" diyemem; diyenlere de karşı çıkamam. Konu çok karmaşık. Örneğin, bir gerçeğin romana nasıl girdiğini araştıralım. Les Beaux Quartiers'ye değin küçük bir öykü anlatayım size. Beaux Quartiers'de tüyler ürperten bir bölüm
Ezbere Yaşayanlar – ki isminin ne kadar güzel seçildiğine ayrı bir başlık açmak lazım – belki de hiç düşünmeden verdiğimiz günlük kararların arkasında hangi etkenlerin rol aldığını konu edinmiş bir kitap. Kitap birçok konuda giriş seviyesi sayılabilecek bilgiler vererek bir temel atmaya çalışıyor. Konu yelpazesinin çok geniş olması okuyucuyu biraz