ÖNSÖZ:
Argo ve Türkçede Argo Üzerine Genellemeler
(I)
ARGONUN TANIMLARI
Belli başlı kaynaklar tarandığında, argo tanımlarında hem farklar, hem eksiklikler görülür. Bu, bilimin ve dilbilimin yaşama zaman zaman yetişemeyen soğukkanlılığından doğduğu gibi,
– argonun zaten karmaşık olan yapısından, ele avuca sığmaz, değişken mi değişken
kapak resminde en önde görülen İfşa-yi Sırr Teşkilatının kurucusu Seyfettin Efendi'nin hemen arkasında esrardaşlarını görüyoruz. Pehlivan İsmail, mühendis Münevver, Adli tabip Aziz ve casus Esat teşkilatın diğer üyeleri. Teşkilat bu açıdan A-Takımı yada Leverage'nin Osmanlı versiyonu gibi duruyor. Ha pardon Osmanlı değil. Hikaye Cumhuriyet'in ilk yıllarında geçiyor. Kılçığın tekiyim, fesli çizimler, arap alfabesinin kullanımını teyit ettim, tarihlerde şaşma yok. Detaylar güzel. Önsöz ve arka kapak yazısı dönemin dilinde yazılmış.
İstanbul'un mabetlerinde sırayla işlenen cinayetleri çözme işi Seyfettin Efendi ve ekibine verilir. Cinayetlerin vahşiliği ve vücutlarında hiç kan kalmamış olması insan üstü bir varlıktan şüphelenmelerine neden olur. Hikaye her ne kadar steampunk öğeler içerse de filmin sonunun bir şekilde Vlad Tepeş'e bağlanması hoş olmadı. Zira içinde vampir geçip de kazıklı Voyvoda ya bağlanmayan yerli hikaye kalmadı. ucalisan.blogspot.com.tr/2014/11/seyfett...
Dost Kitabevi Yayınları'nın Babil Kitaplığı dizisinden çıkan Akbaba'yı okudum. Kitabın içerisinde toplam 11 tane hikaye bulunuyor. En beğendiğim hikayeler kitaba da ismini veren "Akbaba" ve "Bir Açlık Şampiyonu" oldu. Çeviriyi Kafka kitaplarının tanıdık ismi Kamuran Şipal yapmış. Borges'in Kafka için yazdığı önsöz kısmını, kitaptaki hikayelerden daha çok sevdim. Genel olarak güzel bir kitap, ama kanımca Kafka'nın romanları daha başarılı.
AkbabaFranz Kafka · Kırmızı Kedi Yayınları · 2016829 okunma
Oldukça güzel bir tarihi roman. Dede Korkut hikayelerinin birleştirilmiş hali. Yazar gayet güzel bir önsöz hazırlamış kitap için. Dede Korkut'un kökeni, nerelerde bulunduğu ne zamanlar okunduğu, daha önceki örnekleri gibi pek çok noktayı aydınlatmış. Tepegöz, Deli Dumrul, Bamsı Beyrek gibi pek çok hikaye kitabın içinde yer alıyor. Mutlaka okunması gerekenlerden.
Rahmetli Fazıl Hüsnü Dağlarca,
Çanakkale Savaşı için “Yeni Türkiye’nin önsözüdür” demiştir.
Ne kadar haklı...
Umarız, tekrardan bir ÖNSÖZ yazmaya ihtiyaç kalmaz!...-GG-
Distopya türünün ilk örneği olması ve sonrasında gelen eserlere öncülük etmesi sebebiyle okudum ve sonuç: Kocaman bir hayal kırıklığı.
Yazara ve sevenlerine saygısızlık etmemek için, yazsam sonu gelmeyecek eksikliklerini burada belirtmeyeceğim.
Diyeceğim şu ki; eğer Orwell "1984" gibi bir başyapıtı bu romandan esinlenerek yazmışsa, bu kendisinin katıksız bir deha olduğunu gösterir. Hele Ursula K. Le Guin'in "Yazılmış en iyi bilimkurgu kitabı." demesi var ki, beni halen rafımda duran ve okumak için sabırsızlandığım "Mülksüzler" adlı eserinden şimdilik uzaklaştırdı.
Kitabın en güzel kısmı kesinlikle yine yazarın kaleminden çıkan önsöz. Zamyatin'in görüşlerinin anafikrini içeren bu harikulade 2 sayfadan, kitabın tümünden daha fazla keyif aldığımı belirtmeliyim.
Yazar keşke benzersiz hikayesini anlatırken de önsözdeki kadar başarılı olsaydı; ama değil, ne yazık ki değil.
Ben anlatmak, filan falan demek isteniyorum.Sonum geldi Olric.Kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum.Yeni bir dil yaratmak istiyorum.Beni kendime anlatacak bir dil.Çok denediler efendimiz. Allah'tan ne denediklerini bilmiyorum, Olric.