Kitap beklediğimden oldukça akıcıydı. Kelimeler yormuyor, cümleler kafa karıştırmıyor.
Edebi dil olarak biraz yetersiz kalsa da önsözde Mizancı Murat’ın zaten bir yazardan çok gazeteci ve siyasetçi olduğu belirtiliyor. Ayrıca kendisi bir layiha yazarı ve bu kitap bir nevi padişaha değil de halka yazılmış bir devlet eleştirisi.
Mizancı Murat ana karaktere kendi düşündüklerini, kendi hissettiklerini, kendi hayal kırıklıklarını yaşatmış. Devleti yüceltmek ve huzur içinde bir ortam yaşatmak isterken gördüğü yolsuzluklar onun için dönüm noktaları olmuş. Sadrazama varana kadar devletin zaten kötü bir durumda olduğunu bilen ve sadece kendi çıkarları için hareket edenler yani turfalar ve kendilerini geliştiren, dinlerini doğru yaşayan, ülkenin kalkınması için uğraşan Mansur, Zehra, Fatma, Mehmet, Şunusi gibi insanlar yani turfandalar. Her karakter o zamanın ayrı bir kesimini temsil ediyor.
Kitap da dikkatimi çeken bir diğer şey ise padişahın hiçbir zaman suçlanmaması. Bu o zamanki padişah korkusundan mı yoksa padişaha olan sonsuz güven ve sadakatten mi bilemiyorum.
“Reformlara, ülke kalkınmasına yukarıdan, büyük merkezlerden değil, aşağıdan başlamak, ancak köyü kalkındırmak suretiyle memleketi ileletmenin mümkün olacağı fikri romancının devrini çok aşan bir tasavvurudur.”
Not: Raf'ta bulamadım ama iş bankası bu kitabı günümüz Türkçesiyle bastı ve benim okuduğum yayınevi de oydu. Kesinlikle tavsiye ederim.