"Şöyle diyelim: Bir kare, canlı, harika bir kare tahayyül edin. Onun kendisini, yaşamını anlatması lâzım. Kare'nin aklına en son gelecek şey dört eşit köşesi olduğunu söylemektir: Çünkü bunu görmez, bu kendisi için çok alışılmış ve günlük bir şeydir ki."
ALİ ÇOLAK’IN GÜNLÜK GÜNEŞLİK ŞARKILAR’I M. NİHAT MALKOÇ Nurullah Ataç’ın “ben’in ülkesi” olarak tanımladığı ‘deneme’ benim favori türlerimin başında yer alır. Onda bambaşka bir içtenlik bulurum. Bu tür bana alabildiğine samimi ve sıcak gelir. Denemenin meyvelerinin her biri bir kalem tecrübesinin kâğıda yansıyan hâlidir. Deneme türünün
Reklam
Türkiye
Bu ülkenin, bu coğrafyanın her köşesine aşığım, her köşesi benim, her köşesi senin, her köşesi onun. Kimsenin değil, bizim. Ben koşmak istiyorum her köşesine bu ülkenin. Ben çocuğumu her insanıyla gurur duyarak tanıştırmak istiyorum bu ülkenin. Kim ki buna izin vermeyecek? Kim ki kavgadan, savaştan, ırkçılıktan medet umacak? Kim ki bu cennet toprakların toz bulutlarına gömülmesine seyirci kalacak? Her kimse o, hiçbir zaman hatırlanmayacak, anılmayacak, aksine unutulacak. Bugün olmazsa, yarın.. Her şeyin güzel olması, Türkiye'min, bu coğrafyanın, tüm dünyanın aydınlığa tekrar kavuşabilmesi umuduyla... Daha fazla sızlatmayın ruhlarını yitip gidenlerin. Biraz saygınız olsun, susun. Sadece dostluğu ve barışı getirin. Gittikleri yerde utandırmayın onları...
129 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İsmi çok entresan değil mi eserin? Dört Köşeli Üçgen. Dört köşesi nasıl olur bir üçgenin? Kitabı okuduktan sonra onun da mümkün olduğunu anlıyorsunuz. Elbette ki kitap yalnızca "bir üçgenin dördüncü köşesi" üzerine değil. Bu sefer bir gözlemci ile karşı karşıyayız. Ama nasıl bir gözlemci? Karakterimizin kendi ifadesiyle uluslararası bir
Dört Köşeli Üçgen
Dört Köşeli ÜçgenSalâh Birsel · Sel Yayıncılık · 2019566 okunma
Halk
Zehra onun kimi zaman “millet” kimi zaman “halk” dedi­ğini fark etmişti. Ciddileşip de Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal ya da adını taşımaktan büyük gurur duyduğu Yunus Emre gibi büyükleri andığı zaman “halk” derdi, “büyük bir halk.” Hatta işin içine Ahmed-i Hani’yi, Ciğerhun’u, Feqiye Teyran’ı, Gomidas’ı da katarak “halkların büyüklüğünden” söz ederdi. Alay edeceği zaman da “millet böyle istiyor” derdi. Ona gö­re baştakiler halka, millet demeye başladığı zaman hapı yutmuştuk zaten. Cumhuriyet Halk Fırkası adının çok bilinçli seçildiğini söylüyor ama sonra hemen bu kadar ciddiyetin yettiğine inanarak başlıyordu komikliklerini sıralamaya. Bölünmez vatanımızın her bir köşesi cennet, milletimizin her bireyi kahramandı. Zaten kahraman, şerefli, gazi vesaire adını taşıyan birçok şehir de bunu ispatlamıyor muydu? Niye elin oğlu “Manchester the hero” demiyordu da, biz “Kahramanmaraş” diyorduk bakalım? Paris niye Gazi değildi? Milano’ya niçin “Şerefli Milano” demiyorlar ya da Madrid’e “Şanlı Madrid” adını koymuyorlardı? Çünkü Türklerin şehirleri dışında hiçbir şehir gazi, kahraman, şanlı, şerefli olamazdı da ondan.
210 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Aşk hangi yürekte yeşerir? Kimdir onun üç köşesi ve dört bucağına sahip olan? Hangi yüreğin kapısını aralar ve hangi yürekte demlenir aşk? Cefa mı yoksa vefa mıdır kazanan? bu cümleler zaten okunması için geçerli bir neden değil mi? Eskilerin esintisi, o tatlı telaşlar, sevdiğinizi kaybetme korkusu, mücadale ile birlikte aşk. Okumaya başlayın pişman olmayacaksınız....
Çalkaram
ÇalkaramSıla · Kanes Yayınları · 201312 okunma
Reklam
Aşk hangi yürekte yeşerir? Kimdir onun üç köşesi ve dört bucağına sahip olan? Hangi yüreğin kapısını aralar ve hangi yürekte demlenir aşk? Cefa mı yoksa vefa mıdır kazanan?
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
448 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
76 günde okudu
Kitap ilk ve orta dereceli bir borsa piyasasının çalışma sistemi , rekabet piyasasının sahte yüzlerini Larry'nin hayatina indirgeyerek anlatıyor.Zar ustası Luke ve onu arayan oğlu Larry'nin kendi içinde ilk kitaptaki zar oyunlarına duyduğu özlemi , babasınin Nerede olduğu ile ilgili bilgi almak için gittiği yerlerde yaşadıkları onun gözüyle ruhsal sorgulariyla önümüze sunulmuş vaziyette kitap anlatımı ilk kitap kadar akıcı olmasa da başlayan kişilerin bitirmeden bırakmamasini tavsiye ederim .Sonu Luke 'nin yine yaptığı ters köşesi ile bitiyor .İyi okumalar zar sizinle olsun :)
Zar Adam'ın Peşinde
Zar Adam'ın PeşindeLuke Rhinehart · Pegasus Yayınları · 2009907 okunma
Bir simitcinin ramazan eylemi
Sabah köşede gelip geçeni umursamayan ama belli bir nezaket ölçüsünde izleyen duruşuyla tezgahının başında görürdüm. Kırık dökük küçük iskemlesine oturmuş tezgahta kalan simitleri düzeltir bulurdum hep. Gelip geçene satıcı gözüyle bakmaz, kendi halinde bir şeylerle oyalanır bulurdum hep. Tanıdık müşterilerinin gözünün içine bakarak “bu sabah da
552 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.