Son 10 gündür bu kitapla yatıp kalkıyorum desem yalan olmaz... Okuma serüvenimde bu kitap bir kilometre taşı oldu benim için. Nedenlerini dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Çünkü anlatacak gerçekten çok şey var bu kitapla ilgili. Hepsini bir incelemeye sığdırmak mümkün olamayacağı için kendimce önemli gördüğüm bazı konuları masaya
Kaç hayat tanırsın bir kitapta?
Kaç yolculuğa çıkarsın?
Ve kaçından sağ çıkabilirsin bu yolculukların?
Yaralar vardır, kabuk bağlar. Kurcalamadığın zaman kanamaz. Ama bir gün bir bakmışsın, deşilmiş yaran. Hiç olmadığı gibi, hiç olmayacak bir zaman.
"Sana hangi derdimle ağlayayım bilmem ki," diyordu
"O cennetin kapısı değil, Cennet’in ta kendisidir…"
Kapılar, göğün ruhumuza açılan kanatları...Ümmi ve bilge...Kandil ve turap...Hikmet ve Kuyu...
Sekiz peygamber ve O'nun nuruna bir hayret ile sığınan ufukları...
Hz.Adem; O'nun yüzü suyu hürmetine yaratılan kâinatın ilk sırrı...
Karakoç'un lisanıyla...
"Cennette hiçbir
Nermin Yıldırım’ın ifadesiyle bu roman, “Masumiyetin katledildiği bir coğrafyada süren sancılı bir ‘adalet’ arayışının hikâyesidir.” Bu minvalden hareketle
Hayat, herkesin belli bir rol aldığı sahnedir.
- William Shakespeare
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitap hakkında değildir. Shakespeare’in yaşadığı çağa, İngiltere’nin siyasi tarihine, eserin ilham kaynaklarına ve Shakespeare’e yöneltilen eleştirilere dair kapsayıcı bir yazıdır. Konu başlıklarına ayırma sebebim daha rahat okunabilmesi içindir.
“… basit bir sırrı öğrenirsen her türlü insanla anlaşman kolaylaşır Scout. Bir insanı anlayabilmek için o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin. Kendini onun yerine koyup her şeyi onun gördüğü gibi görmelisin.”
POLİSİYENİN KRALİÇESİ AGATHA, POP'UN KRALI MICHAEL'DİR.
NE ALAKA?
Şimdi içinizde polisiye sevmeyen, onu edebi bir tür olarak görmeyen, zaman kaybı, çıtır çerez olarak gören bir kesim var. Biliyorum. Sizin birinizi bile bu yoldan döndürmeyi şu andan itibaren görev edinmiş bulunmaktayım. Michael içinse... Gönlümün Prensi. Onu sevmeyeniniz,
Çocuk kitabı olarak düşünülen bu kitap aslında içerisinde ciddi bir kapitalizm eleştirisi barındırıyor. Çocuk kitabı gözüyle bakmadan sosyolojik açıdan ciddiye alınıp okunması gereken bir kitap olduğu kanısındayım.
Büyük bir kentin tiyatro harabesinde yaşayan, nereden geldiğini, ailesini hatta yaşını bile bilmeyen Momo adlı kız çocuğunun
Roman tekke, tarikat, dergahları eleştirir. Bu dönemde bu gibi yerlerin sayısı fazlaydı fakat doğru bulunmayıp zamanla kapatılmış.
Açıkçası bu gibi yerlere bende karşıyım. Camilerimiz var toplanıp ibadet ettiğimiz, ne gerek var bu gibi yerlere. Ben bu noktada kendi görüşümü belirttim.
Roman 1921 yılında gazetede yayınlanmaya başlar ancak tepkiler
Kapı;
dört harfli bu sözcük ne çok şey ifade eder hayatımızda...
Açılan bir kapı hayatımızın dönüm noktasıdır bazen, sevincimizdir, mutluluğumuzdur...Umudumuzdur belki de...Kapanan kapılar hayalkırıklığıdır, hüznümüzdür... Gözyaşlarımızın kaynağıdır...
Bazen kapandığı için üzüldüğümüz kapılar yenilerinin açılması için bir başlangıçtır...
İnsanlarla aramızdaki mesafedir kapı; hududumuzdur, mahremimizdir.
Kimi coşkuyla açılır, kimi öfkemizin belirtisidir çarparak kapanması... Yaşam döngümüzü belirleyen hangi kapılardan geçtik, geçeceğiz ya da geçmek isteyeceğiz. Belki sevdiklerimizle, belki de yapayalnız...
Magda Szabò, yazdıklarıyla usul usul sizi içine çekiyor bir sürü duyguyla başbaşa bırakıyor.
Kapı, İza'nın Şarkısı'ndan sonra okuduğum ikinci eseri yazarın. Bir yazarın kendisine ev işlerinde yardımcı olacak yaşlıca bir hizmetçiyi hayatına sokmasıyla başlıyor Kapı'nın ve okuyucunun serüveni... Hayvanların ve insanların dilinden iyi anlayan her konuda bilgi sahibi olan Emerenc'in hayata bakışı, dominantlığı, geçmisindeki gizemler, sosyalliği ve bilinmeyen sırları...
Magda Szabò'ya Fransa'nın en büyük ödüllerinden biri olan Femina'yı kazandıran bir başyapıt.
İnsan ilişkilerine ve insan oluşumuza dair birçok soruyla karşı karşıya kaldığınız, bakış açılarınızı değiştiren etkileyici bir serüven...
Ne bir sırrı ne de bir kapısı var ama olur da bir gün onun da böyle bir kapısı olursa ona o kapıyı açtıracak bir denizkızı şarkısı yok. (Sayfa/238)
Hangi kapıdan geçerseniz geçin, umudunuz şarkınız, hayalleriniz hep yanınızda olsun...
Sevgiyle ❤
KapıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20211,215 okunma
Bir manzarada, bir resimde veyahut bir tabloda çok şey anlatıldığı, birçok şeyin en ince detayına kadar gösterildiği ve aynı zamanda gizlenildiği, zamanı ve mekanı aşan bir takım eserler vardır. Der ya Goethe; “İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tabloya bakmalıdır. Böylece güzellik sürekli kalır.” En azından
✍DİPÇE :
İnsan kör geçer yaşam yollarından,
çevremizde bulunan korkunç yoksulluğun ne kadar azını görüyoruz aslında! (s. 263)
Öncelikle Cannetti hakkında öğrendiğim birkaç detayı buraya alıntılamak istiyorum çünkü bu detayların kitabın taslağında önemli rol oynadığını düşünüyorum:
1. Canetti, çocukluğunda kızamığa yakalanır ve birkaç gün görme