Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazı hayvan türleri evcilleştirilebilirken bazıları neden yabani kaldı?
1)Büyüme Hızı. Sahip olmaya değmesi için evcil hayvanın çabuk büyümesi gerekir. Goriller ve filler otobur olmalarına, yiyecek seçmek gibi kötü huyları olmamasına, çok fazla et vermelerine karşın bu kural gereği elenmektedir. 2)Bir Yere Kapatarak Yetiştirmenin Zorlukları. Biz insanlar başkalarının gözü önünde sevişmekten hoşlanmayız; değerli ol-
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
Tanklar tank olup geçiyor üstümüzden Helvetius haklı devlet şaşkın piyanist kara Memleket sana rağmen ket vururken yarama
Yaşasın! Ne Kadar da İdeolojik Yaklaşıyoruz BirbirimizeKitabı okudu
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
yaşasın! ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize
(...) İnanmışım kaybetmek esrarıdır esrarın Çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum İpimden kurtulmuşum kaybediyorum Birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez Tanklar tank olup geçiyor üstümüzden Helvetius haklı devlet şaşkın piyanist kara Memleket sana rağmen ket vururken yarama Şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben Ve emir 'kûn' diyor, doğruluyorum- 'bu ülke'den daha bıçkın tamlama bilmiyorum. AYAKKABILARINI KAPIMIN ÖNÜNDE GÖRMEYİ İSTİYORUM! Çünkü bu, Seni seviyorumun içine nal salmak demektir Ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur. Oysa seni sevmem toplumu meşru kılar Ve gitmen beni dile indirger sevgilim. (...)
Reklam
Enteresan Mesai
Yağmurları bilhassa at kırmızı seçerdik Annelerimiz ölürdü ayrılırdık ağlardık Kadınların gözleri olurdu gümüşlere bakardı Başlarını uzatıp bira isterlerdi ağlardık. Basarlardı bastıkları yeri devlette bellerdik Çok severlerdi onları ellerinden tutardık. Akşamları şehre hep İsa inerdi Toplanıp titrerdik saçlarımı yıkardık Ben koşup üç beygiri üst üste derdim Sen geçerdin sokaklar sara saçardı. Suyla ilgili kuvvetli bir şey bilirdin Söylemezdin koparmadığın gülden anlardım Sinemaya girerdik film başlardı Kilisede düşürdüğümüz küldü yaşamak.
Ben günlü dolup taşanı severim, öyle ki o kendi kendini unutur ve her şey içindedir onun. Her şey onun batışı olur. Ben yüreği ve ruhu özgür olanı severim. Böylece kafası yüreğinin sadece içidir, ama yüreği batmaya zorlar onu. Ben insanların üstünde asılı kara buluttan tek tek düşen ağır damlalar gibi olan herkesi severim. Onlar şimşeğin gelişini haber verirler ve acı haberciler olarak yok olurlar. Bakın işte ben şimşeğin ağır bir damlayım.
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Madam Drancy, Çavçavadzeler'in teklifini sevinçle kabul etti. Eve dönmeyi hiç istemiyordu. Hem evliliğinde hem de işlerin­de başarısız olduğu için ailesine karşı çok mahcuptu. Ne yardım isteyeceği biri vardı ne de göze çarpan bir özelliği. Yabancı bir ülkede köşeye sıkışmıştı. Mürebbiye olma teklifi, ona hem bir iş kapısı hem de saygınlık
Reklam
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Demokrasiyi “Çoğunluk ne isterse o olur.” diye tanımlayan ünlü yazarlara rastlıyorduk. Bu yargının «bireye ait temel haklara saygı göstermek» şartını unuttukları için sayın yazarlarımız gerçekte demokrasiyi değil, demokrasi ile ilişiksiz, kalıp halinde donmuş, azınlığı ve bireyleri hiçe sayan Tanzimat öncesi Saltanat düzenini tanımlamış oluyorlardı. O düzene de çoğunluk yürekten bağlı değil mi idi? Kara kaplı kitap dışında bir özgür düşüncenin varlığını kabul ediyor mu idi o düzenin çoğunluğu?
Sayfa 397Kitabı okudu
281 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.