Estetik
Irkçılık zamanla kültürel alana daha fazla yayılınca, Amerikan estetik kültürü de beyazların güzellik standartları etrafında gelişti.Beyaz ırkın fiziksel özellikleri (örneğin açık renk ten, ince ve düz saç, küçük ve yukarı kalkık burun) güzel olarak adlandırılmaya başlandı. Karakteristik siyahi özellikleri (koyu renk ten, koyu ve kıvırcık saç, basık burun) ise çirkin kabul edilir oldu. Bu önyargılar hayali hiyerarşiyi insan bilincinin daha derinlerine ince ince işledi.
Sayfa 149 - KolektifKitabı okudu
Irkçılık zamanla kültürel alana daha fazla yayılınca, Amerikan estetik kültürü de beyazların güzellik standartları etrafında gelişti. Beyaz ırkın fiziksel özellikleri (örneğin açık renk ten, ince ve düz saç, küçük ve yukarı kalkık burun) güzel olarak adlandırılmaya başlandı. Karakteristik siyahi özellikleri (koyu renk ten, koyu ve kıvırcık saç, basık burun) ise çirkin kabul edilir oldu. Bu önyargılar hayali hiyerarşiyi insan bilincinin daha da derinlerine ince ince işledi.
Sayfa 149 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
İSTANBUL’UN FETHİNİN SONUÇLARI
Dört gün süren bir deniz yolculuğundan sonra İstanbul’dan kaçan gemiler Eğriboz’a varmış ve burada güçlü filosu ile dönen Loredano ile karşılaşmıştı. Papaya ait kadırgalar daha önce emir almadan geri dönmüşler ve kaptanları bu yüzden mahkemeye çıkartılmışlardı. Felaket haberi ise fethedilen şehirdeki akrabalarının ve dostlarının kaderini öğrenmek
Irkcılık zamanla kültürel alana daha fazla yayılınca, Amerikan estetik kültürü de beyazların güzellik standartlari etrafinda gelişti. Beyaz ırkın fiziksel özellikleri (örneğin açık renk ten, ince ve düz saç, küçük ve yukarı kalkık burun) güzel olarak adlandırılmaya başlandı. Karakteristik siyahi özellikleri (koyu renk ten, koyu ve kivircık saç, basık burun)ise çirkin kabul edilir oldu. Bu önyargilar hayali hiyerarşiyi insan bilincinin daha da derinlerine ince ince işledi.
38) John Rawls “Cehalet Yoluyla Adalet”
Çevremizde hayatları iyi şeylerle dolu insanlar ve kendi hataları olmamasına rağmen, hayatta kalmak için pek az seçeneği olan insanlar vardır: Yaptıkları işi, hatta yaşadıkları şehri seçemezler. Bu eşitsizlikleri düşünen kimileri, hemen, “evet ama hayat zaten adil değil” deyip omuz silkecektir. Genellikle bunlar, özellikle şanslı olanlardır; diğerleri ise zamanlarını toplumun nasıl daha iyi düzenlenebileceğini düşünmeye harcayarak ve belki de daha adil olması için değiştirmeye çalışacaklardır. Kendi halinde mütevazi bir Harvard akademisyeni olan John Rawls (1921-2002), insanların bu tür şeyler üzerine düşünme şekillerini değiştiren bir kitap yazdı. Yirmi yıla yakın gayretli düşünmenin sonucu ortaya çıkan kitap Bir Adalet Teorisiy’di.(1971) Rawls’un dahice fikri, hepimizin sahip olduğu birtakım bencilce önyargıları önemsiz gösteren bir düşünce deneyi- buna “ İlk/ Asıl Konum” diyordu- bulmaktı. Temel düşüncesi fazlasıyla yalındır: Daha iyi bir toplum tasarla; bunu, toplumda hangi konumda olacağını bilmeden yap. Zengin, fakir, engelli, güzel, erkek, kadın, olup olmayacağını bilmeden. Rawls sonunda kendinizi nerede bulacağınızı ya da nasıl biri olacağınızı bilmediğiniz için bu hayali “cehalet örtüsü” altında daha adil ilkeleri seçeceğimizi düşünür. Kendi yerinizi bilmeden seçim yapmaya dayalı bu basit yöntemden yola çıkarak adalet teorisini geliştirir. Teorisi, tüm mantıklı insanların kabul edeceğini düşündüğü iki ilkeye dayanmaktadır. Özgürlük ve eşitlik ilkeleri..
Sayfa 332Kitabı okudu
Irkçılık zamanla kültürel alana daha fazla yayılınca, Amerikan estetik kültürü de beyazların güzellik standartları etrafında gelişti. Beyaz ırkın fiziksel özellikleri (örneğin açık renk ten, ince ve düz saç, küçük ve yukarı kalkık burun) güzel olarak adlandırılmaya başlandı. Karakteristik siyahi özellikleri (koyu renk ten, koyu ve kıvırcık saç, basık burun) ise çirkin kabul edilir oldu. Bu önyargılar hayali hiyerarşiyi insan bilincinin daha da derinlerine ince ince işledi.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.