Biliyor musun, bazen insanları anlamak gerçekten zor. Görmeden, tanımadan, belki bir kelime bile paylaşmadan nasıl bu kadar çabuk karar veriyorlar, anlamıyorum. Önyargı, insanın ruhunu yoran, başkasını bilmeden yargılayan o ağır yük gibi. Hepimiz bir şekilde bunun hedefi oluyoruz. En az bir kere, belki de daha fazla. Ve kim bilir, belki biz de farkında olmadan birilerine aynı şekilde yaklaşıyoruz.
İnsanlar gördükleriyle yetinmeyi seçiyor çoğu zaman, işin derinine inmek zor geliyor. Ya da belki kendilerine göre bir dünya kurmuşlar, dışındakileri sığdırmak istemiyorlar o daracık çerçeveye. Bilmediğimiz bir hikayenin sadece bir sayfasına bakıp nasıl sonuca varabiliriz? Bilmeden yapılan her yorum bir kırgınlık daha bırakıyor geriye. Oysa her insan, tanımadan anlaşılmayı bekleyen bir dünya değil mi?
Önyargıdan sıyrılmak aslında zor değil. Biraz empati, biraz dinleme isteği... Belki de karşıdakine sadece anlamaya çalışarak yaklaşmak bile yeterli olabilir. Ama nedense, çoğu zaman herkes kendi bildiğinde ısrarcı, doğruları sorgulamaktan kaçınıyor. Halbuki gerçek bir sıcaklık, samimiyet ve anlayış dolu bir bakış her şeyi ne kadar da değiştirir.
Ne olurdu, herkes biraz daha düşünerek, biraz daha yüreğiyle konuşsaydı? Belki de çok daha az kırgınlık olurdu bu hayatta.
Gece gece yine yazasım geldi; daha çok sinirlendim açıkçası.