Merhabalar, Sana Gül Bahçesi vadetmedim aslında herkesin ilgiyle, akıcı bir şekilde okuyabileceği bir kitap değildi. Benim çok ilgilimi çekti çünkü otobiyografik bir roman, yazar genç yaşta akıl hastanesi deneyimi yaşamış ve kendi yaşantılarından çıkarak bize o karmaşık dünyayı anlatıyor. Psikoloji alanına ilgi duyan ve alanda eğitim görmüş ya da bu meslekteki kişilerin muhakkak ilgisini çeker diye düşünüyorum. Zira bizim alanımız insanı anlama üzerine kuruludur ve bu kitap tam olarak bu eksende oluşmuş bir eser. Gerçekliğin kurgu ile birleşimi elbet daha okunası oluyor, işimiz biraz daha kolaylaşıyor.
16 yaşında şizofreni teşhisi konmuş, bir akıl hastanesine yatırılmış, dünyanın gerçekliğinden uzaklaşıp kendi zihninde oluşturduğu Yr ülkesine kaçıp oradaki tanrılarla konuşan bir kız, hayatına giren bir doktor ve sancılı ilerleyen 3-4 yıl süren iyileşme süreci, hiçte kolay değil elbette ki.
Şizofreni , çoklu kişilik bozukluğu gibi rahatsızlıklar uçsuz bucaksız bir orman zannımca, nereden ne çıkacağı asla belli olmayan hemde, kitaptaki ana karakterimiz ve akıl hastanesindeki diğer değindiği hastalar bunu bir kere daha ispatladı bana. İnsanın zorlandığında nasılda kendi içine kaçabildiği, kendini korumak içinde bu iç dünyasında başka başka dünyalar kurabildiğini gösteriyor. Ruh hastalıkları, toplum tabiri ile delilik hem çok ilgi çekicidir bir o kadar da ürkütücü, kitabı okurken bunu bir kere daha göreceksiniz. Ben oldukça sevdim, yazarın be yazık ki çevirisi olan başka kitaplarını bulamadım.
Alana ilgi duyanlar mutlaka okusun ancak yineliyorum herkesin zevkle okuyacağı bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Selam ve dua ile.