"Bir kuş tüyüne değip de
berelenmeden
Bir güz yelinde örselenmeden hiç
Çayırın acı yeşillerine uğramaksızın
Hırpalanmadan günışığında
Papatya kokularıyla ırgalanmadan
Sen yine orda mısın demeden
Sen hala
Sen hala gel demeden
Geliyorum ben sana"
Beni hapiste vurdular ölmedim. Hastalandım bi ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim, çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim, yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. Şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş. Susmuşsun. Benimle de konuşmayacak mısın keje. Sesini duyamayacak mıyım..?”
KIZLAARRR BURAYA BAKIN, SİZE EVLENMELİK BİR ADAMLA GELDİM!
Bu kitabın incelemesini yapmak istemiyordum ama incelemeleri görünce bir el at dedim buraya.
Size Kağan'ı anlatacağım çünkü çocukta yok yok. Her şey var ve "iyi bir adam" kızımız böyle diyor. İyi bir adamda olması gereken özelliklerin hepsi bu adamda var:
-Sigara
-Alkol
-Madde
ağustos otuz 1
iki bin 21
dediler ustan ölmüş
“çok gülünçsün azrail
ferhan şensoy ölür mü?
Yine Ferhan Şensoy... Yine Kitaphan...
– Bıkmadın mı bu aydını anlatmaktan?
Anlattıkça, anlattığım kadar yeni öğrenilecek bilgiler olduğunun farkına varıyorum. Yani yine “internet aleyhisselam”'ı, okuduğum kitaplarını verdiği röportajları tarıyorum.
Bu
Herkese öncelikle,günaydınlar dilerim.Şuanlık bir zincir marketin elemanı olarak çalışmaktayım ve bu sayede birçok empati ve tecrübe oluşturdum, sadece sizde bir markete girdiğinizde müşteri sayılacağınız için size orda çalışan bir eleman olduğum için uyarmak istiyorum
yaşadığım anılar;
kasada olduğum sırada;algını aç biraz beynini geliştir diyen bir müşteri
+ ortak tavır olarak;hakaret,küçük görme,bağırmalar..vs
+hahaha kadınsın sen ağır taşıyamazsın
+boş insan burda çalışır tavrı
+sana gülmeyi öğretmemi ister misin?
+sen bu işi bilmiyorsun bırak
not;bende ordaki elemanlara karşı daha yüksek empati kurmayı öğrendim ,bir şeyler kattım ve bundan zevk aldım iş arkadaşlarımdan; üni mezunu var,müzisyen var şimdi biraz tanıdınız boş diyebilir misiniz?
siz ,bir kapağın sadece kapak tasarımına önem veriyormuşsunuz ya da veriyoruz
ben sizin yerinize utanıyorum ve üzülüyorum.
işçinizi böyle ezmeye devam ettiğiniz sürece nasıl birlik olucaz?
nezaketin, saygının ve anlayışın bittiği toplumda nasıl bir ümit bekleyebilirim?
benim kendi toplumuma karşı "hevesim" kalmadı sevgimde kalmadı,
şimdiki eğer bugün markete gittiğinizde sabırsızca dünyayı kurtarıyorum tavrına girmeyin lütfen platonun dediği gibi nazik davranın çünkü kimin ne yaşadığını bilmiyoruz.
şimdilik kendinize iyi bakın herkese teşekkür ederim. 🙏
YAZIMI KIŞA ÇEVİRDİN
Neşet Ertaş'ın aşık olduğu Leyla, Muharrem Ertaş'ın sahne aldığı gazinoda çalışıyordu.Babasını dinlemeye giden Neşet Ertaş,bir gün gazino kapısında Leyla'ya denk gelir ve o gece ustayı uyku tutmaz.Gönlüne bir yıldırım gibi düşen Leyla’yı görmek için her gün gazinoya gitmeye başlar.
Leyla’yı her gördüğünde
Cehennemdesiniz Gülümseyin!
Gözünüzü bir açtınız kusmuk çukurları, atık traş bıçağı yığınları, hamam böceği çukurları, kürtaj kalıntısı atık yığınları, bok göletleri, yeni ölmüş insan eti kokusuna karışmış kimyasal bir morg kokusu.
Tam karşınızda tarih boyunca isimlerini mitoloji tarihi kitaplarında duymuş olduğunuz, rönesans tablolarından
Gel seninle bir cenup şehrinde buluşalım.
Ağaçlar çiçek açtığında,
Bahar güldüğünde,
Bir sel halinde yıldızlar
İçimize döküldüğünde.
Aşktan yana iyilikten konuşalım.
Üstümüzde sarhoş bir gökyüzü,
Altımızda mes'ut bir toprak.
Ne güzel olur bilir misin?
Orda seninle yaşamak.
Yeter artık
Ben burada rahat değilim.
Gel seninle bir cenup şehrinde buluşalım.
Gel anam - babam, gel kardeşim, gel sevgilim.
.
ve her ölüm…
yepyeni bir diriliş…yepyeni bir başlangıç oluyor çocuk!
başlangıç oluyor…
susuz çöllerin kum taneleri
yüzyıllardır tuttuğu suskunluk orucunu bozuyor
ve
efendi tiranların, sultanların gözlerine doluyor çocuk!
gözlerine doluyor… .
Orda mısın…?
uyanış…
bendini yıkmış nehir gibi
yanardağdan fışkıran lav gibi
Dağların ufalanıp savrulmasının ertesi günü
Sona erince benim için nihayet dünya sürgünü
Milyarlarca yılın hesabı yapılıp her şey bitince
Kaldırır mısın ayağa Allah'ım bu yorgun düşkünü?
Cennet bana çorak arazi seni orda bulmadıkça
Neyleyim çiçekleri senin adın ile solmadıkça
Onur'un canı alınıp sırat köprüsüne gidince
Geçse de olur geçmese de sana layık olmadıkça