Kızımın fotoğrafına bakıyorum.
Yedinci aya girdik.
Yedi aydır ordasın.
Orda olduğunu biliyorum sadece. Ne zaman görebileceğim kızımı? Seni görebilecek miyim? Seni görmeyince de acıyor içim, görünce de... Bu nasıl bir uzaklıktır, nasıl bir yakınlık? Seni düşününce içimde bir adımlık bir yer kalmıyor.
Senin tutsağınım biliyorsun. Seni düşünmeyince içim kalmıyor. İçsiz, kabuk gibi bir şey oluyorum. Seni unutunca olmuyor, hatırlayınca kalmıyor. Alnımdan bir dağ fırlıyor, bir asfalt yarılıyor, kemiklerim eriyor, seni senden alamadım. Bana demiştin, boş duran nefis insanı helak eder, ne ilmim ne hırkam ne kürek ve bileğim var. Bu ilmin dışı var. Dışın dışı var. Bir de içi var. İçin içi var. Dışı ve dışının dışı senin benim sözlerimizdir. İçi, yiğitlerin kelimeleridir. İçin içi ise, O'nunla ilgili sırlardır. Benim için oraya yol yok biliyorum.