... ''Niye aramızdaki ayrılıkları büyütüyorsun? ''Büyütmüyorum! bu sağlam bir beraberlik olsun istiyorum. İlkesiz, eleştirisiz bir birlik hemen çözülmeye mahkumdur!'
Sayfa 574Kitabı okudu
İyi bir eğitim, zenginle fakirin farkını ortadan kaldırır! Fazıl bey bu sözü ile fakir çocuklarına "iyi okuyup okulu bitirirseniz siz de zengin olursunuz" mu demek istiyordu? Yoksa "iyi okursanız ne kadar fakir olduğunuz belli olmaz" mı demek istiyordu? Mevlut anlayamamıştı.
Reklam
"eskileri bir bütün içinde sanmak, eskiler kadar eski bir yanılgıdır.."
Askeri darbenin en kötü  günlerinde Diyarbakırlalar hapishaneden gelen işkence  çığlıkları sindirilmişken, Ankara'dan şehre müfettiş  kılıklı bir adam gelmiş. Esrarengiz ziyaretçi  kendisini havaalanından oteline götüren taksinin Kürt söförüne Diyarbakır'da hayatın  nasıl  olduğunu sormuş. Şoför de bütün Kürtlerin yeni askeri yönetimden çok memnun olduğunu, Türk bayrağından başkasına inanmadıklarını,  ayrılıkçı teröristlerin hapse atılmasından sonra şehir halkının çok mutlu olduğunu söylemiş.'Ben avukatım' demiş Ankara'da n gelen ziyaretçi .'Hapiste işkence görenleri, Kürtçe konuştu diye köpeklere yedirenleri savunmaya geldim.'Bunun üzerine şoför ilk sözlerinin tam tersi bir havaya girmiş. Hapishanede Kürtlere yapılan işkenceleri, canlı canlı lağımlarla atılanları, dövüle dövüle öldürülenleri sayıp dökmüş. Ankara'dan gelen avukat dayanamayıp şoförün sözünü kesmiş .' Ama az önce tam tersini söylüyordun, ' demiş. Diyarbakırlı şoför de ' Avukat Bey, haklısınız, 'demiş .'ilk söylediğim resmi görüşümdü. Ikinci söylediğim de şahsi görüşümdü. ' "
Sayfa 334Kitabı okudu
"Fatih ha... Fatihe bak!" diye mırıldandı Muhittin. "Hiçbir fatihin bu kadar sefil, inançsız, zavallı ve yeni olabileceğini düşünmemiştim. Herhalde çağdaş fatih bu olmalı... Çağdaş fatih! Zavallı fatih çağdaş, ama yaşadığı memleket çağdaş değil ki..."
Sayfa 498Kitabı okudu
Reklam
Özgürlük
Demolins'e göre İngilizlerin üstünlüğünü orada bireylerin, insanların daha özgür olmasında aramak lazım. İşte bizde bu yok. Bizde öyle özgür, aklını kullanan, girişken insan yok! Bizde herkes köle, herkes boyun eğmek, toplumun içinde erimek, korkmak için yetiştiriliyor. Eğitim dedikleri şey hocanın dayağı, anneyle teyzenin saçma tehditleri. Din, korku, karanlık düşünceler, ezberlenmiş şeyler… Sonunda boyun eğmekten başka bir şey öğrenmiyorlar. Kimse kendi çabasıyla, topluma karşı çıkarak yükselmiyor.Herkes boyun eğerek, birinin himayesine girerek, kulluk ederek yükseliyor. Kimse kendi hesabına düşünmüyor. Düşünürse, korkuyor…
Bir gün koyu bir " İttihatçı ", " Ne varmış efendim ? İttihat ve Terakki memleketi daima Mebusan Meclisi ile idare etti " deyince Celâl Bey " Doğru, mebuslar vardı " diyerek karşılık vermişti. " Ama onlar, seçim değil tayinle geldikleri için mebus değillerdi. Mesela testinin de ağazı var, konuşuyor mu ? Masanın da ayağı var, yürüyor mu ? .. "
Çünkü o kızdırılmaktan -aslında oyundan- hoşlanıyor, sürekli buna zemin hazırlıyordu. Örneğin, zabitan salonuna fermuarını çekmeyi unutmuş gibi girmesi, bir oyunu doğaçlamaya açmasından başka bir şey değildi. Çarkçıbaşı, "Kemal Bey, dükkan açık kalmış," dediğinde Orhan Kaptan hemen lafı gediğine oturtmuş, "Ölü evinin kapısı kapanmaz," demişti.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.