Bu kitap bir güruh insan için rahatsız edici ne tesadüf ki hayat gibi. Kendi küçük ahlaki değerlerle yoğrulmuş dünyamızda bu gibi hikayeler bizi rahatsız ediyor. İnsansa korktuğu şeyden rahatsız olur. Ve bizler o kadar seviyoruz ki konfor alanımızı ve yaşadığımız o pembe dünyayı bu gibi hikayeleri okumak istemiyor ve uzak duruyoruz. Halbuki hayat denen şeyi bu gibi hikayeleri duymaktan kaçındığımız için anlayamadığımızı düşünüyorum. —— Okuduğum ilk Orhan Pamuk romanı olduğu için biraz hayalkırıklığı yaşadım. Ve birçok kişininde söylediği gibi efsane tekrarlamaları çok gereksizdi. Güzel bir roman fakat “Voah” olmadım. —— Spoiler >> Kitabın Enver’in elinden çıktığına asla inanmıyorum. Sadece Cem’in bilebileceği, Cem’in iç dünyasının ürünü olabileceği kısımlar ondan nefret eden ve onu hiç tanımamış oğlundan çıkmış olamaz (kırmızı saçlı kadın da Cem’i tanımıyordu). Eğer öyleyse bile kesinlikle inandırıcılığı sıfır bir yapıt olmuştur. Bence Pamuk bu kısmı en son eklemiş ve neden olmasın demiş gibi. Bu kitabın en rahatsız edici tarafıydı diyebilirim. Hikaye ve kurguyu son 2 sayfada rüsva eden nobel ödüllü yazarımıza burdan sitemlerimi sunarım.