Kastamonu'da Lise: Komünistlerle İlk Mücadele Kastamonu'da lisedeyken pul merakım vardı, İstanbul'dan pul getirtmeye başladım, arkadaşım vasıtasıyla ve iyi paraya Kastamonu'da esnafa satmaya başladım. O paradan annemin "Oğlum babana şuradan acele para ver" deyip de para verdirttiğini hatırlıyorum. "Sonra alırsın
Hitler’in emir subayı hava albayı Von Below, sığınağı 30 Nisan gününün ilk çeyrek saatinde terketti. Von Below sekiz yıldan beri Hitler’in yakınında bulunuyordu. Bu sebepledir ki, Hitler’le Eva Braun’un evlenmelerinden sonra düzenlenen merasime davet edilmiş ve Hitler’in özel vasiyetnamesini de şahit sıfatıyla imzalamıştı. Hitler’den şahsî
Reklam
Nazım 15 Ocak 1902'de Selanik'te doğar. Doğduğu çağın Osmanlı toplumunda, kültürlü ve ilerici sayılan bir ailesindendir. Baba tarafından dedesi Nâzım Paşa, şairliği de olan özgürlükçü bir kişidir, Mithat Paşa'nın yakın arkadaşlarındandır. Anne tarafından dedesi Enver Paşa dilci ve eğitimcidir. Babası Hikmet Bey, Mekteb-i Sultani
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Bütün Alıntılar
Son ŞiiRiM Elim birine değsin lsıtayım üşüdüysa Boşa gitmesin son sıcaklığım! Ataköy, 1991_ KiTAPLARDAN ÖNCESi (1927- 1940)
DİLLENMEK
İzmir'de bir dilsiz, kırda, bir ağaç altında birdenbire dillenmiş. Şimdi herkes bu birdenbire dile gelen dilsizle alakadarmış. Bu havadisi bir arkadaşla beraber okuduk. Arkadaş dedi ki: - Vah, vah, acıdım delikanlıya. Şimdi dili açıldıktan sonra kim bilir bu açılan dili yüzünden ne belalara girecek. O zaman dilsizliğin kadrini anlayacak ama, iş işten geçmiş olacak. Güldüm. - Haksızsın, dedim. Dil bela değildir. Dilsizlik beladır. ''Bülbülün çektiği dili belasıdır'' derler. Ne boş söz. Bülbül, dili olduğu için bülbüldür. Pençe yerine kaz ayağı taşıyan bir aslan nasıl aslan değilse, dili olmayan bülbül de bülbüllükten çıkar, bir balık olur. Hem sen ne sanıyorsun, bütün bülbüller içinde: - Aman başımıza bela geliyor, şu dilimizden bizi kurtarın.! diyecek bir tek bülbül çıkar mı.? Dahası var, bülbülün dili yüzünden başına gelen bela nedir.? Tutup kafese koymaya çalışırlar, değil mi.? İyi ama bülbül ne yapar.? Kafese girince ötmez. Yani asıl en güzel şarkısını o zaman söyler.. Bu sefer, benim bu sözlerime arkadaşım güldü. * [Orhan Selim / Akşam, 12.5.1936]
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Çok güzel.. İsimsiz yazılarından.
Küçücük bahçeli kiralık bir evde oturur. Bahar başlangıcında, bir pazar günü onu görmeye gittim. Elyazma kitaplarla dolu bir kütüphanesi vardır ki içindeki her kitabın tezhibine, her kitabın yaprakları arasından gizli gizli yükselen sarımtırak kâğıt kokusuna doyum olmaz. Bahçenin yeşil boyalı tahta kapısından içeri girince onu orta yerde toprağı kazar buldum. - Merhaba kolay gelsin, dedim. - Eyvallah, buyur, dedi. - Ne yapıyorsun.? dedim. - Ağaç dikeceğim, dedi. Yanı başında durdum. Toprağı kazmak işini bitirince biraz ötede yerde yeni doğmuş bir çocuk gibi yatan fidanı aldı. Dikti. Sonra toprakla besledi fidanın köklerini. Çukuru örttü. - Bu iş de oldu, dedi. - Ne ağacı dikiyorsun, dedim. - Çam, dedi. - Bu, kaç yıl sonra bir delikanlı boyunda olacak, dedim. - Eh, dedi, bir on beş yıl sonra. Ama, sen bunu gel de elli sene sonra gör asıl. Hiç cevap vermedim. Kirayla oturduğu ve belki yakında çıkacağı evin bahçesine elli yıl sonra tam ağaç biçimine girecek olan çam fidanını diken adama saygıyla baktım. Ve birdenbire gözümün önünde büyük idealistleri harekete getiren, şairane tabiriyle, ''sırrın'' bir kapısı açıldı. * [Orhan Selim / Akşam, 8.5.1936]
Sayfa 107Kitabı okudu
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son
Reklam
Bir hikaye
KARACAOĞLAN’IN DÜNYAYA GELİP DE BAŞINA HAL GELDİĞİ YER Bir memlekette iki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hiç evladı yoktu. Halleri müsait idi. Bir gün o iki kardeş birbirine dediler ki: — Bizim evladımız yok. Cenabı Allah’a yalvarsak da bize evlat verme’ m’ola? dediler. “Yarabbi, bize birer evlat ver,” dediler. “Zenginlik verme evlat ver. Sonra
Resim