Durur kadim ve balta değmemiş bir orman seneler boyunca, inanılabilir o yerde tanrısal bir güç olduğuna, ortasında kutsal bir pınar vardır ve sünger taşlarının sarktığı bir mağara ve her tarafından tatlı tatlı şakır kuşlar.
Sanki uygar yirminci yüzyılda değil de taş devrinde, mağara ve orman çağında yaşıyoruz! Hani Evrensel İnsan Hakları, hani beynelmilel medeni anlaşmalar, hani insaf, merhamet, adelet, uygarlık, sevgi, eşitlik, kardeşlik?
MÖ 206 yılında Çin tarihindeki ilk büyük hanedanlık olarak kurulan Han MS. 220'de yıkılınca Çin bir anarşi ortamına girdi. Böyle bir ortamda yönetici tabakanın Türk olduğunu açık bir şekilde bildiğimiz Tabgaç Hanedanı ortaya çıkmıştır. Tabgaçlar, Kuzey Çin'de bozkır karakterinde bir devlet hålinde yükseldiler. Bölgeyi ve etraflarındaki
4 Diyar Krallık Savaşları
Anne ve babalarının ani ölümü sonrası beş kardeş Steve, Rose, Emily, Jack ve Benjamin yalnız kalır. En küçük iki kardeşlerinin yaşlarının tutmaması sebebiyle hiç görmedikleri Alex amcalarinin vesayetine girerler. Artik onunla yasacaklardir. Alex amcalarinin kati ve gizemli kuralları vardır. Malikanenin yaninda ki
Evvela açık havada yaşadılar; sonra, ırmak yakınlarında ve deniz kıyılarında ağaç kovuklarına, kaya oyuklarına, mağaralara sığındılar. Bunun için bu devre Mağara Devri de denir. Fakat, daha çok balığı olan su, daha çok avı olan orman aramak üzere sık sık yerlerini değiştiriyorlardı.
Çünkü ziraat bilmiyorlardı. Avladıkları ve elde ettikleri bitki köklerini ve yabani yemişleri yiyorlardı. Bu insanlar elbise yapmasını bilmiyorlardı;
Paganizm ile ilgili başka bir kitap okumadım, bu yüzden farklı kitaplarla kıyaslayamıyorum ama Paganizm hakkında genel bir şeyler öğrenmek isteyenler için yeterli bir kitap. İkinci cildi de var. Ben şimdilik sadece bununla ilgili yazacağım. Kitapta Paganizm'in ne olduğundan bahsetmiş. Paganizm'in günümüzdeki anlamıyla bir din değil bir inançlar ve pratikler bütün olduğunu açıkladıktan sonra çeşitli kültler(gök, güneş, ay, ağaç, orman, su, mağara, ateş ve ocak kültü), eşyalar ve idollerle ilgili inanışlardan bahsetmiş. Küresel kapitalizm-doğa ilişkisine değinmiş. Aslında kitapta birçok konudan bahsediliyor. Jung'un arketipler teorisi(buraları okurken üniversite yıllarıma, nazariye dersine gittim ), Freud'un görüşleri, Oedipus kompleksi, hatta İzafiyet Teorisi ve Kuantum bile kitapta yer alıyor. Belki bu kadar çeşitli konulara sıçranmayabilirdi de ama böyle de güzel olmuş. Dolu bir kitap. Konuyla ya da özel olarak Paganizm'le olmasalar bile sosyal bilimlerle ilgili olanlar beğeneceklerdir.
Türk mitolojik sisteminde yaratımı başlatan dişil güç ataerkil düşüncenin yavaş yavaş ağırlığının artmasıyla geri planda kalmaya başladı; ama tamamen silinmedi. Yeryüzüne indi. Yeryüzündeki doğa unsurları bu kutsal dişinin bir parçasıydı. Özellikle dış etkilere daha az maruz kalmış, daha az değişmiş ve orman ile avcılık kültürünü korumuş halkların yakın dönemde derlenen anlatılarında bile mağara, ağaç ve orman gibi yerlerle ilgili anlatılarda onların "ana" olarak düşünüldüğü görüldü.
Jack London'un kaleme aldığı bu eser oldukça yaratıcı bir hayal gücüyle ve akıcı, sade bir dille yazılmış mükemmel bir macera romanı. Okurken animasyon halinin ne kadar güzel olacağını düşündüm.
Adem'den Önce Koca Diş adındaki bir kahramanın rüyalarında tarih öncesi bir çağda başından geçenleri gören günümüz insanı olan Amerikalı
Tabgaçlarda mağara, dağ ve orman kültleri bulunuyordu. Diğer Türk boylarında olduğu gibi kurttan türeme ve göç efsaneleri, Tabgaçlar arasında da anlatılıyordu. İbadetlerini taştan binalar içinde gerçekleştiriyorlardı. Ataları, hakanlarının soyu, Gök ve Yer'in kutsal ruhları için kurban keserler ve kutsal saydıkları kayın ağaçlarını dikerlerdi.
Bu kayın ağaçları büyüdüğünde kutsal ormanlar meydana geleceğine inanırlardı. Budist olmalarıyla birlikte bu gelenekler unutuldu. Tabgaçlar Çinlileşme sürecini tamamladıktan sonra Çin tarihinde Wei adıyla anılmışlardır. Tabgaç sözcüğü Gök Türk Dönemi'nde bütün Çin için kullanılır oldu. Türkçe ulu-saygıdeğer anlamına gelmektedir.
_Evridiki_
_Evridiki, Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisidir. Bir gün Evridiki'nin bacaklarına bir yılan dolanır. Sevgilisi bu yüzden ölüp yeraltına gidince, sevgilisini kaybeden Orfe de ona kavuşmak için büyük çabalar gösterir, ilahlardan yardım görme umuduyla, özlem içinde çalgısını çalıp dururken harikulade, ahenkli müzikler yaratır.
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
_Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin.
_Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz.
_Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir.
_Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal