Herhâlde Küçük Prens’i duymayan ve onu okumayan kurgusever kalmamıştır. Ondan bu kadar söz edilmesi, üzerine konuşulması bir tesâdüf değil tabiî. Onu kıymetli hâle getiren çocuklara hitap etmesine rağmen bünyesine gâyet dengeli bir şekilde dağıtılmış olan felsefedir. Böylesi şartlara sâhip bir mükemmel kitap daha araştırılsa muhtemel o ki ondan
SPOİLER İÇERİR
YAZIM HATALARI FAZLA OLABİLİR MARUZ GÖRÜN
Bu incelemede daha çok Victor karakterine odaklanacağım ve onun neden bir yaşam yaratmak istediğini inceleyeceğim. İlk defa inceleme yapmaktayım ve normal hayatta zaten fazla kitap okuyan biri değilim o yüzden yanlışlarımı maruz görün. Ayrıca karışık ve eksik bir inceleme olabilir. Her
Örnek olarak yaşlılığı ele alalım. İçinde bulunduğumuz çağda, ileri yaştaki insanlar ekonomik üretime katkı bulunmadıkları gerekçesiyle hor görülmekte ve giderek daha yaygın bir biçimde bakım evlerine terk edilmektedir.
Mevcut dünyada oluşturulan genel paradigma, bizlerin oluşturduğu paradigma değildir. Dünyayı yönetenlerin bizlere öngördüğü paradigmadır. Bu paradigmaya İhsan Fazlıoğlu hocamızın tabiriyle “Metafizik çanak” diyebiliriz. Insana, tabiata, Tanrıya bakış paradigması.
Genel paradigmaya uygun olarak ülkeler için programlar geliştirilir. Daha sonra
Bismillahirrahmanirrahim
“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
01- İman
Kâmil iman sahibi olmak.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.” (Bakara Sûresi, 3)
“Rablerinin âyetlerine inananlar; Rablerine ortak
Buna benzer daha pek çok örnek var. İlginç olan, bu filozoflar için rutin yaşam tam da yaratıcılıklarını mümkün kılan şeydi; zihinlerini önemsiz günlük meselelerle oyalamamak tüm dikkatlerini önemli olana, yani felsefeye odaklamalarını sağlıyordu.
William James, bir rutinle yaşamayı zor bulmasına rağmen onun değerini takdir eden biri olarak “düzen alışkanlıkları” oluşturmanın önemi hakkında şunları yazar:
“Günlük yaşamımızın ayrıntılarını otomatikleşmeye devredebilir, işlerin zahmetsizce akıp gitmesine kendimizi ne kadar çok teslim edebilirsek, zihnimiz o muazzam gücüyle hakkını vererek çalışmak için o kadar özgür kalır. Kararsızlığı alışkanlık haline getirmiş ve yaktığı her sigarayı, bir fincandan aldığı her yudumu, yataktan kalkmayı ve yatmaya gitmeyi ya da işe başlamayı düşünce konusu yapan özgür iradeli bir insandan daha mutsuzu yoktur.”