“Hayat, benden gizlediğin ellerini hangi cebinde saklıyorsun.”
“kaçarken çıkardığımız topuk sesleri hayatı kırabilir.”
“Her aşk bir orospu yaratıyor. Bense beyaz duvaklar, dokunduğumda irkilen sırtlar çiziyorum. Ben de oluyorum, o senin kendin için korktuğun yerde.”
“Artık özgürüm. Öyle yalnızım ki..”
“Bir de Ayten aşkına ağlamak istiyorsa kırmızı rujunu sürsün.”
“Kalbim geriye alınamayan bir saat gibi, hatırladıkça sızlayan binlerce göze bölünüyorum.”
“Nerem varsa insan kalan.. İşte orası acıtıyor.”
BİR, İKİ, ÜÇ, DÖRT, BEŞ.... ALTI değil. Hayat, benden gizlediğin ellerini hangi cebinde saklıyorsun.
Aynı kılıçla ölmek istiyorum. Eşit bir ölüm istiyorum. Sokaklar ve kalbim için. Ama yok, inan yok. Her defasında kırılan bir kurşun kalem bu. Her defasında kırılan bir kurşun kalem bu. Onun görünmez olduğunu söylüyorum. Seni bir tek dokunuş için ölümsüz yapıyorum. Ben de en az senin gibiyim. Ve en çok senin gibi.
Gözlerime bak düşüyorum. Ve artık duvar kağıtlarının bile içine sızıyorum. Durduruyorum kalbimin atışını. Öyle ustalaştım ki..
Sayfa 70
Ne kadar çok şey öğrendim senden ama ne kadar az yaşadım.
Sayfa 32
Kırmızı. Ben başaramıyorum kırmızı. Hatırlamak dışında bir mucizem yok. Bir şeye inandım. Bir şeye ve bir kere ağlayarak dans ettim. Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım.
Gördün mü, dualar bir işe yaramadı anne. Boşuna içirdin okunmuş suları bana. Ne sevgilimin kalbi oldu o dualar ne de ölen kardeşlerimin.
Resim