...Kocasının iradesine teslim olduğu son monoloğu o kadar güzeldi ki Valentine birazcık ağladı ve şöyle düşündü: Kendimi Kate gibi alçaltabilmem için acaba bir erkeği ne kadar sevmem ve güvenmem gerekiyor. Kadınlar bir şekilde acaba aşağılanmak mı istiyorlar? Ya da bu bütün insanlarda mı var, birisi bize üstün geldiğinde sevinçle itaat ediyoruz. Bu tarihteki pek çok şeyi açıklar.
"Dink," dedi Graff, "ego te absolvo."
"Siz ne sanıyorsunuz bilmem ama bu söylediğiniz Felemenkçe değil," dedi Dink.
"Latince. Katoliklerin günah çıkarma metninden. Senin günahlarını bağışlıyorum."
"Ben Katolik değilim."
"Ben de rahip değilim."
Ve yine babası defalarca demişti ki iyi bir eş, kocasına onun hoş karşılamayacağını bildiği tavsiyeleri bile vermekten kaçınmayandır ve karısının bilgeliğini duyamayacak kadar budala bir adam, hiçbir kadının kocası olmaya layık değildir.
Zeck bir ara onun sözünü kesip, babasından bir alıntı yaptı. "Yaradılış Kitabı, Musa'nın yapabildiği en iyi işi göstermiş, Dünya'nın yuvarlak olduğunu bile bilmeyen insanlara evrimi anlatmıştır."
"Sen evrime inanıyor musun? O zaman yaratılan ilk insanın Adem olmasına ne diyorsun?"
"Adem" ismi 'çok' anlamına gelir," dedi Zeck. "O primatlar klanında bir sürü erkek vardı, Tanrı onlardan birini seçti, ona Ruhuyla dokundu ve onun içine insan ruhunu yerleştirdi. İlk konuşabilen ve diğerlerine de isim veren Adem'di, diğerleri de ona benziyordu ama onlar insan değildi çünkü Tanrı onlara insan ruhu vermemişti..."
"...Bilgi sadece ona dayanarak hareket etmeye yetecek kadar güvenilen bir düşüncedir. Güneşin yarın doğup doğmayacağını bilmiyorum. Ben uyanmadan Küçük Doktor dünyayı yok edebilir. Yerden bir volkan yükselip bizi paramparça edebilir, fakat yarın olacağına güvenirim ve o güvene göre davranırım."
"...Çevremiz bizi bilgiyle doldurur, genlerimiz bize belirli güdüler verir, fakat her zaman doğuştan gelen ihtiyaçlarımıza boyun eğmeyiz. Sıçramalar yaparız. Neyin bilinemeyeceğini biliriz ve sonra bütün hayatımızı bu bilgiyi doğrulamak için harcarız..."