Hayatı Allah'sız hale getiren, Allah'ı kale almayan gidişat varlığını en güçlü biçimiyle önce dilde gösterdi; sonra da sanatta. Yakın zaman öncesine kadar keyifle dinlenen şarkılar, türküler bir şekilde de olsa Allah'tan bahsederdi ama artık öyle değil. Eskiden şairler Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı; Mevlam gör diyerek
Reklam
Ana-Baba ve Çocuk
Orta yaş dönemine ulaştığı halde delikanlı davranışları gösteren, mesleğinde üstün başarı sağladığı halde kişisel ilişkilerinde ilkel tepkiler veren insanlara sıklıkla rastlarız. Bir görüşe göre, bu gibi durumlar belirli bir gelişim döneminde aşırı doyum sağlanması ve çocuğun bu dönemi bırakmak istemeyişi sonucu ortaya çıkar. Bir diğer görüşe göre ise aynı durum, belirli bir dönemde ihtiyaçların karşılanmaması ve doyum bulamama sonucu görülür. Aslında, ihtiyaçların aşırı karşılanması kadar, gereğince karşılanmaması da çocuğa verilen hasar yönünden benzer sonuçlar doğurur.
"Saçmalama. On sekiz sadece oy kullanma, yirmi bir içki içme yaşı ama otuz karar alacak kadar büyüdüğün anlamına gelir." "Orta yaş krizine, hayatın çeyreği krizinden daha yakın."
Passion başını kaldırarak Mark'ın 12 hatlarını dikkatle inceledi. Ne görüyordu? Mark onun yüz Halesinde açlık ve ihtiras görüyordu. Açlık ve ihtirası başka bir by yumuşatıyordu. Mark bunun ne olduğunu bilmiyordu ama onm boş hayallere kapılmasını da istemiyordu. Mark onun clinin üzerindeki elini sıkarak avucunu bastırdı. Hurada bulunmamın
Sayfa 39
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
Orta yaş bunalımına girdiğimden beri ben :)))
"Gençlik ateşli, yakıcı bir hastalıktır, hummadır, ben de tutulmuştum"
Sayfa 107 - İletişim Yayınları - Pdf
Otuz sekizinde bir şarkının,filmin ya da kitabın hayatını değiştireceğine inanmak saçmalıktı. Aşırı zengin ya da fakir olmayı ummayacaklardı, bir süre daha sağlıklı kalmayı umacaklardı. Ortadaydılar, orta sınıf, orta yaş;aşırı mutlu olmadıkları için mutlu olacaklardı.
Sayfa 449Kitabı okudu
Aslında Sanayi Devrimi'nin Avrupa'da gerçekleşmesini, mümkün kılan faktörlerden biri de işgücüne katılacak bir kadın nüfusunun bulunmasıydı. Burada kadınların sadece üretime katılmasından değil; evden çıkıp başka bir yerde, yani fabrikada çalışabilmelerinden bahsediyoruz ki Avrupa ile diğer coğrafyalar arasındaki bu farkın kökeni tarihçilerin onaltıncı yüzyıl sonlarına tarihlediği farklı bir evlilik adetinde yatıyor. Batı Avrupa Evlilik Örüntüsü denen bu eğilime göre, dünyanın birçok coğrafyasında kızlar ergenliğe erişir erişmez evlendirilirken Orta Avrupa ve İskandinavya'dan geçen ve Napoli, Endülüs ve İrlanda'yı dışarıda bırakan bir çizginin batısında kadınların oldukça geç evlendirildiğini ve çiftler arasında yaş farkının oldukça az olduğunu görüyoruz.
Sayfa 183Kitabı okudu
Üstüne yeterince kafa yorarsanız, hedeflerden ibaret bir yaşamın insanı muhakkak hayal kırıklığına uğratacağını anlarsınız. Evet, hedefler sizi ilerlemeye, kendi varoluşunuzu anlamlandırmaya teşvik edecektir, doğru. Ama sonunda içiniz bomboş kalacaktır. Diyelim ki bu hedeflerinize ulaştınız, ya sonra? Eksikliğini hissettiğiniz şeye kavuştunuz, tamam. Ya yeni hedefler belirleyecek, ya elde ettiğiniz şeyi nasıl koruyacağınızı düşünerek strese girecek ya da —orta yaş (veya ergenlik veyahut yaşlılık) bunalımı yaşayan milyonlarla beraber— şu soruyu soracaksınız: İstediğin her şeye sahibim, peki neden hala mutsuzum?
Sayfa 221 - Domingo, Bkz Yayıncılık - 3.BaskıKitabı okudu
Reklam
Bir dilek tutun, mumları üfleme zamanı! Doğum günü pastasının üzerine yaşanan her yıl için bir tane mum yakma inanışının aslen Antik Yunan’da ay tanrıçası Artemis’in doğum günü onuruna yapılan törenin bir kalıntısı olduğunu biliyor muydunuz? Şimdilerde her doğum gününde üflenen o mumların kökeni, Artemis’in onuruna yakılan ateşten gelmektedir. Artemis’in onuruna yapılan bu tören sırasında tapınaklardaki sunakların üzerine ince ince ay şeklinde kekler yerleştirilirdi. O dönemlerde sadece çocuğun ilk yaş gününde yapılan mum üfleme töreni de artık her yaş alma da uygulanmaktadır. Alman köylüleri bu töreni, çocuğun doğum gününde uyandığı an bir pasta üzerine tek mum yakarak yaparlardı. Tabii ki tek seferde bütün mumları üflerseniz dileğinizin gerçekleşeceğine inanmak da Artemis’in lütfunu kazanmak için yapılan bir ayinin kalıntısıdır..
Unuttuğumu sandığım ama aniden günün orta yerinde hatırladığım kabuslar gibiydi insan unutmuyordu duyduğu, yaşadığı hiçbir şeyi ,istese bile hafızası bırakmıyordu peşini .
Sayfa 12