Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ortaçağ Müslümanlarında Yazarlar ve Şairlerin Geçim Yolları
Matbaa ve yazar hakları o zamanlar meçhul olduğundan hiçbir yazar kalemi ile yaşayamazdı ve roman yazarı ya da şair olmak hiçbir şekilde bir geçim vasıtası değildi. Edebiyatçıların büyük bir kısmı, hiç değilse servet sahibi olmayanlar, kendilerini bir başka meslek sahibi olmaya mecbur görürlerdi. Böylece yazma zevki olan ve bu kabiliyeti kendilerinde hissetmiş gençler şairlik mesleğine atılıyor, sonra da bir müesseseye yahut nüfuzlu bir şahsiyete bağlanıyorlardı. Şairlerin tümü devrin gazetecileri idiler; onlar bir Arap icadı olan vezin ve kafiyeden faydalanıyorlardı ve ondan meşhur olabilme imkânını elde ediyorlardı. Şairlerin kasideleri yazılır yazılmaz, hiç olmazsa günümüzdeki dergilerimiz kadar çabuk yayılarak ağızan ağıza, şehirden şehire, eyaletten eyalete uçarlardı. Müesseseler ve önemli kişiler kendi şöhretlerini temin maksadıyla bir veya iki ücretli şairden faydalanırlardı. Fakat en mahirleri, virtüozlar, onlardan yüzlercesini besleyen devlete ve prenslere bağlanırlardı. Bir nevi gazeteci olan bunlar sırf şiir sanatına hâkimiyetleri idi, daha önceden kararlaştırılmış bir kafiye ve vezne göre az veya çok uzun bir şiiri bir satte tertip edebilirlerdi. Şairler burada bir kimseyi veya birşeyi yüceltir veya gülünç hale sokarlardı. Onlar duruma göre neşelendirmeyi, yahut hüzün vermeyi, hücum etmeyi, müdafaa etmeyi, bir bozgun veya talihsizliği saklamayı, bir kaçışı, askeri muntazam bir çekiliş gibi, tesadüfen kazanılan bir başarıyı, parlak bir zafer gibi göstermeyi bilirlerdi.
Sayfa 180-181