Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çiçek aşısı.
1717 yılında Lady Wortley Montagu, Edirneli Türkler tarafından uygulanan çiçek aşısı yöntemini şöyle anlatmıştır: “Kesinlikle bilmek isteyeceğin bir şeyi anlatacağım. Bizde de sık rastlanılan ölümcül çiçek hastalığı burada da aşının bulunmasıyla tamamen zararsız duruma getirilmiştir. Bu uygulama bazı yaşlı kadınlar tarafından yapılıyor. Her yıl sıcaklar sona erdiğinde, eylül ayında, aşı olmak isteyenler haber veriyorlar. On on beş kişi toplanınca, elinde içi en iyi çiçek hastalığı maddesi dolu bir ceviz kabuğu olan bir yaşlı kadın aşı olacak kişiye hangi damarının açılmasını istediğini sorup iğneyle daman deliyor İnsanın canım pek yakmayan bu işlemden sonra iğnenin ucuyla damara zehiri koyup içi boş bir kabukla kapatıyor. Bu şekilde dört beş damar açıldıktan sonra kişinin ateşi çıkıyor ve iki üç gün yatakta yatıyor. Hastalananlar sekiz günde günde eski sağlıklarına kavuşuyorlar. Bu ameliyat her yıl binlerce kişiye yapılıyor. Fransız elçisi, başka yerlerde içmelere giden insanlar gibi buradakilerin de çiçek aşısı olmaya gittiklerini söylüyor." Bu durumdan çok etkilenen Lady Mary, sonraki yıl küçük oğlunu aşılatmıştır. Bu aşı yöntemi daha sonra İngiltere’ye ve oradan da Batı’ya yayılmıştır.
Reklam
Bir Afro-Amerikalı kadın akademisyenin bakış açısıyla ‘Beyazlık’ın tarihini yazmış olan emekli profesör Nell Painter, kitabında ve sunumunda ABD’de ‘beyaz’lara neden hâlâ ‘Kafkasyalı’ dendiğini açıklıyor. (*) Bu kullanım, nüfus işleri başta olmak üzere birçok resmi işlemde hâlâ geçerli. Bu soruya kendisinin sunduğu bilgilerle başka kaynakları
Musa Arketipi
Tanınmış İsviçreli Psikolog Carl Gustav Jung, musa figürünü erkeğin ruhundaki bilinçdışı kadın niteliklerinin bir tezahürü olarak yorumlamış ve buna anima adını vermiştir. Erkeğin ruhundaki kadın eğilimleri, ifadesini ruh hallerinde, belirsiz duygularda, akıldışına açıklıkta, kişisel sevgi yeteneğinde, doğaya yönelik duygularda, sezgilerde ve
Ne çok ortak noktası vardı Ortadoğu'da kadınların ;dinlere farklı etnik kökenlere farklı dünya görüşüne sahip olsalar da kadın olmak onları birleştiriyordu belki de .
Sayfa 109 - Gülnar YayınlarıKitabı okudu
Toplumsal cinsiyet teorisyenleri ve bu teoriler üzerinden birtakım organize faaliyetler gerçekleştiren f*minist dernekleri, kadına şiddet kısmında Amerika başta olmak üzere İsrail, Rusya, ve İngiltere gibi ülkelerin Ortadoğu'da, Afrika'da, Hindistan'da yaptığı kadın ve çocuk tecavüzlerine, katliamlarına karşı kördürler. Bunların yanında kadınların kendi çocuklarına ve eşlerine karşı yaptıkları şiddete de duyarsızdırlar. Hatta bu şiddet bir müddet sonra sömürü ve düzenli istismar haline döndüğünde bile görmezlikten gelmekte, uzak durmaya çalışmaktadırlar.
Reklam
Tarihte Adalet Yoktur - Erkek ve Kadın
Hiçbir erkeğe ait olmayan bir kadına tecavüz etmekse kesinlikle suç olarak görülmüyordu, tıpkı kalabalık bir sokakta yere düşen parayı almanın hırsızlık olarak görülmediği gibi. Eğer bir adam kendi karısına tecavüz ederse, bu zaten suç değildi. Hatta bir kocanın karısına tecavüz edebilmesi fikri bir oksimorondu, çünkü koca olmak kadının cinselliği üzerinde tamamen kontrol sahibi olmak anlamına geliyordu. Bir kocanın karısına "tecavüz ettiğini" söylemek, adeta birinin kendi cüzdanını çaldığını söylemek kadar mantıksizdı. Bu yaklaşım antik Ortadoğu'yla sınırlı değildir; 2006 itibariyle dünyada hâlâ 53 ülkede kocalar karılarına tecavüz etmekle suçlanamıyordu. Almanya'da tecavüz yasaları henüz 1997'de yeniden düzenlenerek evlilik içi tecavüz için yasal bir kategori oluşturuldu.
Sayfa 151Kitabı okudu
46 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.