Ortadoğu'ya Yapılan Haçlı Seferleri Kudüs, 1095
İlk haçlı seferi 1097'de Konstantinopolis'e geldiğinde çok korkmuş imparator Alexius'la karşılaştılar. Yüz bini aşan sayıları ne bir düzenlemeyi, ne de yiyecek sağlamayı mümkün kılıyordu. İmparator, kendisine sadakat yemini edecek ve esas amacı doğrultusunda, yani Anadolu'yu geri almak için savaşacak küçük, profesyonel bir birlik istemişti. Kutsal Topraklar her zaman sadece ideal bir amaç olmuş, ama bunun başarılabileceğine kimse inanmamıştı. Şimdiyse on binlerce kavgacı, disiplinsiz şövalyeyle, serflerle ve kibirli prenslerle karşı karşıya kalmıştı. Bunların çoğu da daha birkaç sene önce Bizanslılara karşı savaşmışlardı. Bu kalabalığın eline fırsat geçerse kendi tacını başından alacaklarından korkan imparator, şehrin kapılarını kapattırdı. Haçlılar da Bizanslılardan hiç hoşlanmıyorlar ve güçlü olmalarından nefret ediyorlardı. Bu kadar yolu, sadece bir imparatorun kişisel çıkarları uğruna savaşmak için gelmemişlerdi.
Ortadoğu'ya Yapılan Haçlı Seferleri Kudüs, 1095
11. yüzyılda lojistik destek sağlamadaki en büyük sıkıntı insan toplamak olduğundan Urban, haçlı seferinin, profesyonel askerlerin yardımıyla iyi düzenlemiş, yirmi, otuz binden fazla olmayan küçük bir ordudan oluşacağını sanıyordu. Maalesef birkaç ay içerisinde Keşiş Peter'in yönetiminde neredeyse yüz bin kadar köylü kendi Halk Haçlı Birliği'yle yola çıktı. Peter, kullandığı düz bir mantıkla hayli ikna ediciydi; Tanrı'nın basit insanları sevdiği için, Kutsal Toprakları kurtarma onurunu de kesinlikle onlara bahşedeceğini anlatıyordu. Bu güruh Macaristan'a girdiği zaman bir kısmı çoktan açlıktan kırılmaya, diğer kısmı da çapulculuğa başlamıştı. Konstantinopolis'e geldiklerinde imparator, hiç bekletmeden köylüleri hemen Anadolu'ya gönderdi. Orada kendilerini beklemekte olan Türkler tarafından da hemen kılıçtan geçirildiler.
Reklam
Ortadoğu'ya Yapılan Haçlı Seferleri Kudüs, 1095
Haçlı seferlerinden birinde ise Fransa'nın dışına bile çıkılamadı. Fransız kralı papayla işbirliği yapıp ülkenin güneyinde yaşayan Albigenlere karşı bir kutsal savaş ilan etti. Kuzeyde yaşayan binlerce Fransız asilzadesi de bu savaşa katıldı. Oluşturulan güç Provence bölgesine girdi ve Albigen olanları da olmayanları da öldürdü ve topraklarını ellerinden aldı. Haçlı ruhu sonunda 14. yüzyılda, Kudüs'ün Memlûk ve Osmanlı saldırılarına karşı koyamayıp düşmesiyle son buldu, yüzyıl savaşları, İtalyan şehir devletlerinin anlaşmazlıkları ve Büyük Salgın Haçlı Seferlerini bitirdi. Sonuç korkunçtu. Bizans İmparatorluğu darmadağın oldu. Yüz binlerce insan öldü ve Müslümanlar Avrupalıları mutlaka püskürtülmesi gereken işgalciler olarak görmeyi öğrendi. Savaş ve özgürleşmenin ardındaki olumlu fikirler her zamanki gibi hırsa, idealizm çılgınlığına, dinsel bir nefrete; zalim ve uzun bir acıya dönüştü.
Ortadoğu'ya Yapılan Haçlı Seferleri Kudüs, 1095
Sonunda ülke iflas etti ve kendisi için istenilen fidyeyle daha büyük bir maddi sorun yarattı. İşin en garibi, John kardeşini kurtarmaya çalışırken ülkenin kötü bir durumda olmasının tüm suçu onun omuzlarına yükleniyordu. Rişar ülkesine döndüğünde, yeni bir ordu hazırlıklarına girişerek ülkeyi daha da fazla borca soktu. Sonra da eski müttefiki Fransa'ya saldırdı ve kısa bir süre içinde orada öldürüldü. John, hükümdarlığı boyunca yapılan zararı onarmakla uğraştı ve daha da kötü bir üne sahip oldu. Haçlı Seferleri hala devam ediyordu. Bir sonraki yüzyılda bir düzineden fazla sefer düzenlendi; bunların arasında en yıkıcı olanı Dördüncü Haçlı Seferi'dir. Fransa'dan yola çıkan ordu Venedik'te ulaşım aracı ararken yine tarihte görülmemiş bir "iyi fikir" bulundu. Diplomatik zekalarıyla ünlü Venedikliler, Fransızları Kutsal Topraklara götürmeden önce kendi çıkarları için Zara'yı (bugünkü Zadar) Macaristan'dan geri almak için ücretli asker olarak kiralamak istediler.
Ortadoğu'ya Yapılan Haçlı Seferleri Kudüs, 1095
Üçüncü Haçlı Seferi, gerçekten de akla yatkın bir sebeple başladı. 1187'de, kendi Müslüman Haçlı Seferi'ni yapan Selahaddin Kudüs'ü Hıristiyanların elinden geri almıştı. Batılı güçlere yapılan bu hakaret karşısında İngiltere, Fransa ve Kutsal Roma İmparatorluğu kralları, eski anlaşmazlıklarını bir kenara bırakarak kutsal seferde bir araya geldiler. Rişar altı yıldan fazla savaştı. Savunma o kadar kuvvetli ve akıllıcaydı ki, ancak bir kere Kudüs yakınlarına gelebildiler. Sonunda en iyi şeyi yaparak bir barış anlaşmasında karar kıldılar. Anlaşmaya göre, Batılı turistler Kutsal Şehir'i ziyaret edebileceklerdi. Rişar ülkesine geri dönerken yolda bir düşmanı tarafından pusuya düşürüldü. Aslında İngilizler, Rişar'ı kaçırana teşekkür bile edebilirlerdi. Çünkü efsanevi olmasının bir nedeni de tahta çıktığından beri İngiltere'ye ayak basmamasıydı. İngiltere onun için dipsiz bir para kuyusu ve asil amaçlarını gerçekleştirmek için adam yollayan bir yerdi.
Ortadoğu'ya Yapılan Haçlı Seferleri Kudüs, 1095
Ama bu arada durum giderek kötüleşiyordu. Tarihçiler olayları belli gruplarda sınıflandırmayı sevdiklerinden daha sonra kitaplarda İkinci Haçlı Seferini, Üçüncü Haçlı Seferini okuruz. Halbuki hepsi birbiriyle bağlantılı bir sürecin parçasıdır. Bölgeye, iki yüzyıldan fazla bir süre Haçlı Seferleri yapıldı. Bazıları gerçek dini duygularla, bazıları da günahlarının affolunması için gidiyordu. Ama büyük bir kısmını ilgilendiren, toprak ya da elde edecekleri ganimetlerdi. 12. yüzyıl boyunca Fransa'dan, hatta Norveç'ten ve Danimarka'dan bile haçlılar geldi. İskandinavya'dan gelenlerin çoğu Kudüs'e varabilmek için Rusya büyüklüğünde yol kat ettiler. Art arda süren saldırıların en ünlüsü, efsanevi Aslan Yürekli Rişar'ın yürüttüğü Üçüncü Haçlı Seferi'ydi.
Reklam
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.