200 syf.
10/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
İnsan diyince akla ilk gelen sustukları gelmeli sanırım. İçine atıp da benliğini kemiren sancıların kucağında geçen ömrü gelmeli hayat diye başlayan cümlelerin başına. Tanıdığımızı sandığımız insanlara yapıştırdığımız sıfatların ardını merak ettik mi hiç acaba? En son kime “iyi misin?” dedik, daha doğrusu iyi olup olmadığını merak ettik birinin? Küçük birer muammayız koca evrende sırlarımızla. Yoldaş ararken düşman ediniyoruz sustukça, oysa insan içine ışık tuttuğunda çiçek açıyor neydi bu egomuz saksılara kadar kurutan? Bir aile dramı değil sadece bu kitap. Bizim öykümüz, insanlığımızın, tükenmişliğimizin, korkularımızın kağıda dökülmüş hali. Kaçtıklarımızın, üstünü örttüklerimizin, sahip olduğumuz bütün nefretin cisim bulmuş hali. Acı, gerçek ve sıradan. Hem de öyle sıradan ki, her birimizin içinde olduğu ortak sorunumuz, anlatamadıklarımızın altında ezilen umudumuz bu kitap.
Söyleme Bilmesinler
Söyleme Bilmesinler
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,100 okunma
Kültür Sorunu İnsanlığın Sorunudur
Felsefe sorunumuzun tarihsel açıdan görünüşü de vardığım sonucu destekler niteliktedir. Meksika Devrimi, düşünce tarihimizde kopukluk yarattı. Devrimci hareket gösterdi ki, geçmişte bizim olan, bizi destekler gibi görünen nice düşünceler ya ölmüştür ya da artık bizim varlık koşullarımıza uymuyor! Ayrıca, atalarımızı ancak dolaylı olarak
Sayfa 189-190
Reklam
"Biz" dedi, "Ortak Pazar'a girerken, çok gelişmiş bir milletiz. Amerika'dan, ya da Almanya'dan yardım isterken, az gelişmiş hattâ hiç gelişmemiş bir milletiz! Çözümlenemeyen bir sorunumuz daha var. Asyalı, Avrupalı olma işimiz. Biz Orta Doğu Paktı'na girerken Batılı, Cento'ya girerken Doğulu!.. Milletler arası Futbol Federasyonu'na girerken Avrupalıyız, İslam Konferansı'na girerken Asyalı!"
538 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Affedilen vazgeçilendir.
Hak ediyorum her milimini bu dik gülüşün Ayna elimde, durur yara izi, içim üşütür Yine düşsem yine yenilsem sil baştan Ne mümkün yıkılmak, yine doğruldum bak Her şeyi içine atan, ağlak, en ufak bir krizde olay yerini terk eden bir insandan bir cacık olmayacağını; aksine savaşan, mücadele eden insanın - özellikle bir kadınsa - daha değerli olduğunu anlatıyor bu kitap. Bu kitabı sokağa çıkıp milletin kafasına vura vura okutmak istiyorum. Yani tam doğru zamanında okumuşum. Başat eser oldu benim için. Hatta öyle ki benim için
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin Hikayesi
ve
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
'yı geçti. Bu arada her zaman atıfta bulunduğum gibi kitap kadınlara ithafen. Sakine Cansız, Canan Kaftancıoğlu, Pervin Buldan, Başak Demirtaş, Bahar Candan, Şeyma Subaşı ve Dilan Polat içine dahil değil. Dişi köpekte de onların taşıdığından var. Burada Kurtlar ve Kadınlar'dan bahsolunmuş. İki asil ırktan yani :) Kitabı okurken bu iki ırkın ortak özelliklerini keşfedeceksiniz. Kitapta yazan tavsiyelerin haricinde bir de ben ekleyim. Kızlar bir fitness salonuna yazılın. Sonrasında hiçbir tavsiyeye ihtiyacınız kalmaycak zaten. Vücut, zeka ve kültür bir sac ayağıdır. Üçünden biri eksik oldu mu olmaz. Şimdi şöyle bir sorunumuz var. Ben bu kitapla çıtayı öyle bir yükselttim ki bundan sonraki kitaplardan zevk almakta zorlanacağım.
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes · Ayrıntı Yayınları · 20217,6bin okunma
HK
Bügünün sorununun cözümü yarının sorununun cözümü olmayabilir Ve Önce cözümü konuşmak değil de Önce sorunu mu konuşsak Sorun ne Bizim sorunumuz ne İcinde bulundugumuz insanlığın sorunu ne Ortak bir algi oluşursa Muhtemeldir ki Ortak bir kurgu ve hedef de olusacaktır Tevhid dini inananlarıyız lakin rüzgarda savrulan yapraklar gibi darma dağınız gibi düşünüyorum
Reklam
_Hiçbir şey söylememek amacıyla sürekli konuşuyorlar. Öfkeli sözlerle tatsız gerçeklerin üzerini örtme çabasından başka bir şey değil bu. Cüretli iddialar, politik ajitasyonlar, eşi benzeri görülmemiş anlamsız düşüncelerle iflah olmaz insanlar. _Söylenenler sürekli tekrarlanırsa artık kanıta ihtiyaç kalmadan kesin gerçek olarak kabul edileceğine
Acı ve zillet yıldönümleri:
Bu yıl (1997), birinci sorunumuz olan Filistin ve Kudüs Sorunuyla ilgili önemli anıları yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu yıl, 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan I. Siyonist Kongrenin ve bu kongrede kurulan Dünya Siyonist Teşkilatının yüzüncü yılıdır. Bu yıl, Ekim 1917'de imzalanan ve Filistin'de Yahudilere milli yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu'nun sekseninci yılıdır. Bu yıl, 1948'de İsrail'in kuruluşuna zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler'in 1947 tarihli Filistin'i bölme kararının ellinci yılıdır. Bu yıl, 5 Haziran 1967'deki 'Altı Gün Savaşı'nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından işgalinin otuzuncu yılıdır. Bu yıl, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın 1977'de İsrail'i ziyaret etmesinin yirminci yılıdır. Bu ziyaret Arap Dünyasının, İsrail'e karşı sergilediği ortak tavrında bozulmalara yol açmıştır. Bugün bizler, bu acı olayların meyvelerini topluyoruz. Bu meyvelerin en acı olanı ise İsrail'in; 250 milyonun üzerinde Arab'ın ve bir milyarı aşkın İslâm âleminin gözü önünde Birleşmiş Milletler ve ona bağlı Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayarak, günümüzde kendini yegâne güç ve ilâh olarak gören ABD'nin de desteğini alarak belirli plan ve yöntemlerle Kudüs'ü Yahudileştirme çabalarıdır.
Sayfa 19 - Nida YayıncılıkKitabı okudu
«Biz!» dedi, «Ortak Pazar'a girerken, çok gelişmiş bir milletiz. Amerika'dan, ya da Almanya'dan yardım isterken, az gelişmiş hattâ hiç gelişmemiş bir milletiz! Çözümlenemiyen bir sorunumuz daha var. Asyalı, Avrupalı olma işimiz. Biz Orta Doğu Paktı'na girerken Batılı, Cento'ya girerken Doğulu!.. Milletler arası Futbol Federasyonu'na girerken Avrupalıyız, İslam Konferansı'na girerken Asyalı!»
Viktorya dönemi ile ortak sorunumuz...
Yapmacık, ikiyüzlülüklerle, mizacımızın bütün sateliklerinin pohpohlanmasyla yeterince kirlenmemiş mi çağımız?
Sayfa 409Kitabı okudu
Reklam
312 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Sema Soykan “Öteki Şeylerin Tarihi'nde” öğretmenler için diyor ki; Öğretmenler toplumun inşaası, iflahı, hatta ıslahında en önemli ve etkili rolü üstlenen, eğitimi yöneten, yönlendiren aktörlerdir. Öğretmenin saygınlığını yitirdiği toplumlarda eğitim sisteminin başarıyla uygulanması, toplumun da gelişmesi mümkün değildir. (Değer gördüğümüz günlerin tez zamanda gelmesi temennisi ile) Kesinlikle çok doğru söylüyor. Beş senelik ilkokulu on okulda okudum fakat tek bir öğretmen kalbime dokundu. Bir tanesi de beynime kazındı. Kalbime dokunan okuma inceleme ve sorgulama yetisi verdi. Yatılı bir öğrenci için öğretmenin sevgisi, şefkati herşey den önce, bazen annemiz (yaşlı görmüyorum) bazen ablamız olurdu. Sorunumuz olunca, arkadaş olup dertlerimize ortak olur, samimiyeti, sabırla dinlemesi, kişilik gelişimimiz için çok kıymetliydi.. Demek istediğim asıl konu, karakterimizin şekillenmesinde tüm öğretmenlerimizin değeri emeği göz ardı edilmez…Yollarımızın kesişmesinden çok memnunum.. Bütün öğretmenlerimi seviyorum.. Yeni eğitim öğretim yılında başarılar diliyor, Saygıyla Selamlıyor, küçük büyük demeden ellerinden öpüyorum… İyi ki varsınız… Gülümseyin Öğretmenlerim “ Dünyada ki Tüm Sevgiyi Siz Hak ediyorsunuz.”
Öteki Şeylerin Tarihi
Öteki Şeylerin TarihiSema Soykan · Alfa Yayınları · 0271 okunma
Neden hep umutsuz ve erinç değiliz!(?)
Bizim sorunumuz; 1939 itibariyle yozlaştırılan öğretimle devam edip, dallara ayrılmamız. Bu ayrılmaları hiç sorgulamıyoruz. Sorgulamak yiğitlik gerektirir. Bir türküde dendiği gibi: “Erkana girmek istersen, kendi özünü çek dara.” Tarafsız olarak baktığımızda, sabitleşmiş algılarımızın dışına çıkmak gerekiyor. Yani “Kabuğunu kırmak” deyimi,
Bu yıl (1997), birinci sorunumuz olan Filistin ve Kudüs Sorunuyla ilgili önemli anıları yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu yıl, 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan I. Siyonist Kongrenin ve bu kongrede kurulan Dünya Siyonist Teşkilâtının yüzüncü yılıdır. Bu yıl, Ekim 1917'de imzalanan ve Filistin'de Yahudilere milli yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu'nun sekseninci yılıdır. Bu yıl, 1948'de İsrail'in kuruluşuna zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler'in 1947 tarihli Filistin'i bölme kararının ellinci yılıdır. Bu yıl, 5 Haziran 1967'deki 'Altı Gün Savaşı'nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından işgalinin otuzuncu yılıdır. Bu yıl, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın 1977'de İsrail'i ziyaret etmesinin yirminci yılıdır. Bu ziyaret Arap Dünyasının, İsrail'e karşı ortak tavrında bozulmalara yol açmıştır.
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.