Meslektaşlarımla ortak bir sorunumuz
Türkiye' deki ücret politikaları gereği hemşirenin yaptığı işin ciddiyetine uymayan bir maaşla çalıştırılması mesleki mutsuzluğun diğer bir nedenidir. Eleman eksiği nedeniyle fazla mesai yapan, verdiğinin karşılığını alamayan bir grubun mutsuz olması doğal değil midir?
Temelde bizim sorunumuz nasıl daha çok para kazanacağımız ya da nasıl hidrojen bombalarım durduracağımız veya ortak piyasaya nasıl katılacağımız değildir çünkü bunlar çok derin meseleler değil. Bu meseleler ekonomik faktörler, tarihsel olaylar ve hâkim devletlerin, toplamların ve dinlerin sayısız baskılan tarafından şekillendirilip, kontrol edilebilir. Asıl mesele insanın kendini bütün bunlardan soyutlayabilmesidir, dünyadan elini eteğini çekerek, keşiş veya rahibe olarak değil de bütün bunların gerçekten kavrayarak. Toplumun psikolojik yapısından yani hırstan tamamen kurtulmanın mümkün olup olmadığının anlaşılması gerekiyor.
Sayfa 117 - Omega
Reklam
Kudüs'ü Yahudileştirme Çabaları 2 Eylül 1997 tarihinde Londra'da bulunan islâmi Araştırmalar Akademisinin ilkini düzenlediği Kudüs konulu bir konferansa konuşmacı olarak davet edilmiştim. Konferansa katılarak konuşmamın başında şunları söyledim: Bu yıl (1997), birinci sorunumuz olan Filistin ve Kudüs Sorunuyla ilgili önemli anıları yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu yıl. 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan I. Siyonist Kongrenin ve bu kongrede kurulan Dünya Siyonist Teşkilatının yüzüncü yılıdır. Bu yıl, Ekim 1917'de imzalanan ve Filistin'de Yahudilere milli yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu'nun sekseninci yılıdır. Bu yıl, 1948'de İsrail'in kuruluşuna zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler'in 1947 tarihli Filistin'i bölme kararının ellinci yılıdır. Bu yıl, 5 Haziran 1967'deki 'Altı Gün Savaşı'nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından işgalinin otuzuncu yılıdır. Bu yıl, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'in 1977'de İsrail'i ziyaret etmesinin yirminci yılıdır. Bu ziyaret Arap Dünyasının, İsrail'e karşı sergilediği ortak tavrında bozulmalara yol açmıştır.
Sayfa 23 - nida
Hâlâ ülkece en büyük sorunumuz:
Din problemi, şer problemi, Avrupalılaşma problemi…. Bizim de gevelediğimiz mefhumlar. Ama kimsenin problemler üzerine kafa yorduğu yok. Sağ, kavuğuna çekilmiş, münzevi, mazlum, mustarip. Sol, eline tutuşturulan reçeteyi kekeliyor, mânâsını anlamadığı reçeteyi. Tek ortak duygu: düşmanlık. Diyalog yok. Tanzimattan beri hazır elbiseye meraklıyız, hazır elbise ve hazır medeniyete… Tefekkür kılıçla fethedilmez, bir parça kendi kafamızla düşünmek ne kadar güç.
Mobbing Bank Diyor ki;
Belki de toplum olarak gözden kaçan en büyük sorunumuz birilerini büyük yerine koymuş olmamız, haketmeyenlere haketmedikleri yetki, makam ve sorumluluk verdiğimiz halde sorumsuz davranmalarına göz yummamızdı. Bu durum öyle çaresiz bir durum ki; insanın kendi içinde keşke ve pişman olmanın ürettiği duygudan çok daha beter olumsuzluk duygusu üreterek insanı umutsuzluk batağına düşüren bir durum. Onların amacı da bizi bu durumlara düşürmekti. Hepimizin ortak suçu olmasa bile toplum olarak bu zorluğun üstesinden gelmek gibi bir görevimiz var. ] Önder KARAÇAY [
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Çocuklara karşı ise, bir kat daha özenli olmalı…
— Bana göreyse, sen bir baş anca edersin! Şu yaptığın esprilere bak! Zamyotov daha çocuk; biraz saçlarını çekeceğim, o kadar. Çünkü onu yola getirmek için itip kakmak değil, okşamak gerek. İnsanlar, hele çocuksalar, itip kakmakla yola gelmezler… Çocuklara karşı ise, bir kat daha özenli olmalı… Sen ve senin gibi ilerici kafasızların hiçbir şeyden anladığınız yok! Başkalarına saygı duymazsınız, kendi kendinize kırılırsınız… Hem eğer ille de bilmek istiyorsan, söyleyeyim, evet Zamyotov’la ortak bir sorunumuz var.
Reklam
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.