HK
Bügünün sorununun cözümü yarının sorununun cözümü olmayabilir Ve Önce cözümü konuşmak değil de Önce sorunu mu konuşsak Sorun ne Bizim sorunumuz ne İcinde bulundugumuz insanlığın sorunu ne Ortak bir algi oluşursa Muhtemeldir ki Ortak bir kurgu ve hedef de olusacaktır Tevhid dini inananlarıyız lakin rüzgarda savrulan yapraklar gibi darma dağınız gibi düşünüyorum
_Hiçbir şey söylememek amacıyla sürekli konuşuyorlar. Öfkeli sözlerle tatsız gerçeklerin üzerini örtme çabasından başka bir şey değil bu. Cüretli iddialar, politik ajitasyonlar, eşi benzeri görülmemiş anlamsız düşüncelerle iflah olmaz insanlar. _Söylenenler sürekli tekrarlanırsa artık kanıta ihtiyaç kalmadan kesin gerçek olarak kabul edileceğine
Reklam
Acı ve zillet yıldönümleri:
Bu yıl (1997), birinci sorunumuz olan Filistin ve Kudüs Sorunuyla ilgili önemli anıları yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu yıl, 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan I. Siyonist Kongrenin ve bu kongrede kurulan Dünya Siyonist Teşkilatının yüzüncü yılıdır. Bu yıl, Ekim 1917'de imzalanan ve Filistin'de Yahudilere milli yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu'nun sekseninci yılıdır. Bu yıl, 1948'de İsrail'in kuruluşuna zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler'in 1947 tarihli Filistin'i bölme kararının ellinci yılıdır. Bu yıl, 5 Haziran 1967'deki 'Altı Gün Savaşı'nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından işgalinin otuzuncu yılıdır. Bu yıl, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın 1977'de İsrail'i ziyaret etmesinin yirminci yılıdır. Bu ziyaret Arap Dünyasının, İsrail'e karşı sergilediği ortak tavrında bozulmalara yol açmıştır. Bugün bizler, bu acı olayların meyvelerini topluyoruz. Bu meyvelerin en acı olanı ise İsrail'in; 250 milyonun üzerinde Arab'ın ve bir milyarı aşkın İslâm âleminin gözü önünde Birleşmiş Milletler ve ona bağlı Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayarak, günümüzde kendini yegâne güç ve ilâh olarak gören ABD'nin de desteğini alarak belirli plan ve yöntemlerle Kudüs'ü Yahudileştirme çabalarıdır.
Sayfa 19 - Nida YayıncılıkKitabı okudu
«Biz!» dedi, «Ortak Pazar'a girerken, çok gelişmiş bir milletiz. Amerika'dan, ya da Almanya'dan yardım isterken, az gelişmiş hattâ hiç gelişmemiş bir milletiz! Çözümlenemiyen bir sorunumuz daha var. Asyalı, Avrupalı olma işimiz. Biz Orta Doğu Paktı'na girerken Batılı, Cento'ya girerken Doğulu!.. Milletler arası Futbol Federasyonu'na girerken Avrupalıyız, İslam Konferansı'na girerken Asyalı!»
Viktorya dönemi ile ortak sorunumuz...
Yapmacık, ikiyüzlülüklerle, mizacımızın bütün sateliklerinin pohpohlanmasyla yeterince kirlenmemiş mi çağımız?
Sayfa 409Kitabı okudu
312 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 days
Sema Soykan “Öteki Şeylerin Tarihi'nde” öğretmenler için diyor ki; Öğretmenler toplumun inşaası, iflahı, hatta ıslahında en önemli ve etkili rolü üstlenen, eğitimi yöneten, yönlendiren aktörlerdir. Öğretmenin saygınlığını yitirdiği toplumlarda eğitim sisteminin başarıyla uygulanması, toplumun da gelişmesi mümkün değildir. (Değer gördüğümüz günlerin tez zamanda gelmesi temennisi ile) Kesinlikle çok doğru söylüyor. Beş senelik ilkokulu on okulda okudum fakat tek bir öğretmen kalbime dokundu. Bir tanesi de beynime kazındı. Kalbime dokunan okuma inceleme ve sorgulama yetisi verdi. Yatılı bir öğrenci için öğretmenin sevgisi, şefkati herşey den önce, bazen annemiz (yaşlı görmüyorum) bazen ablamız olurdu. Sorunumuz olunca, arkadaş olup dertlerimize ortak olur, samimiyeti, sabırla dinlemesi, kişilik gelişimimiz için çok kıymetliydi.. Demek istediğim asıl konu, karakterimizin şekillenmesinde tüm öğretmenlerimizin değeri emeği göz ardı edilmez…Yollarımızın kesişmesinden çok memnunum.. Bütün öğretmenlerimi seviyorum.. Yeni eğitim öğretim yılında başarılar diliyor, Saygıyla Selamlıyor, küçük büyük demeden ellerinden öpüyorum… İyi ki varsınız… Gülümseyin Öğretmenlerim “ Dünyada ki Tüm Sevgiyi Siz Hak ediyorsunuz.”
Öteki Şeylerin Tarihi
Öteki Şeylerin TarihiSema Soykan · Alfa Yayınları · 0285 okunma
Reklam
Neden hep umutsuz ve erinç değiliz!(?)
Bizim sorunumuz; 1939 itibariyle yozlaştırılan öğretimle devam edip, dallara ayrılmamız. Bu ayrılmaları hiç sorgulamıyoruz. Sorgulamak yiğitlik gerektirir. Bir türküde dendiği gibi: “Erkana girmek istersen, kendi özünü çek dara.” Tarafsız olarak baktığımızda, sabitleşmiş algılarımızın dışına çıkmak gerekiyor. Yani “Kabuğunu kırmak” deyimi,
Bu yıl (1997), birinci sorunumuz olan Filistin ve Kudüs Sorunuyla ilgili önemli anıları yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Bu yıl, 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde Theodor Herzl liderliğinde toplanan I. Siyonist Kongrenin ve bu kongrede kurulan Dünya Siyonist Teşkilâtının yüzüncü yılıdır. Bu yıl, Ekim 1917'de imzalanan ve Filistin'de Yahudilere milli yurt kurulmasına imkân veren Balfour Deklarasyonu'nun sekseninci yılıdır. Bu yıl, 1948'de İsrail'in kuruluşuna zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler'in 1947 tarihli Filistin'i bölme kararının ellinci yılıdır. Bu yıl, 5 Haziran 1967'deki 'Altı Gün Savaşı'nda Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından işgalinin otuzuncu yılıdır. Bu yıl, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın 1977'de İsrail'i ziyaret etmesinin yirminci yılıdır. Bu ziyaret Arap Dünyasının, İsrail'e karşı ortak tavrında bozulmalara yol açmıştır.
Meslektaşlarımla ortak bir sorunumuz
Türkiye' deki ücret politikaları gereği hemşirenin yaptığı işin ciddiyetine uymayan bir maaşla çalıştırılması mesleki mutsuzluğun diğer bir nedenidir. Eleman eksiği nedeniyle fazla mesai yapan, verdiğinin karşılığını alamayan bir grubun mutsuz olması doğal değil midir?
103 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.