Hasbihâl
Gri takım elbise, beyaz gömlek, siyah kravat... Üstüme palto, altıma iskarpin... Elimde şemsiyem, kelimi örten şapkam... Bu vaziyet çıktım dışarıya. İçimde karışık duygularla,  adımlarım bir birine dolaşa dolaşa yürümeye başladım. Her zamanki gibi meraklı Berber Cemil köşede erketeye yatmış etrafı izliyordu. Beni farketmesin diye şemsiyemi açtım.
Bugünlerde içim sıkıldıkça düşüyorum yollara, Bugünlerde seni düşünüyorum sık sık, neden? Bugünlerde pek konuşmuyorum ben kimseyle, Ortaköy'ü bilirsin;aynı kahvedeyim çok zamandır, Herkes aynı, her şey aynı, Bir tek, bir tek sen yoksun...
Erhan Güleryüz
Erhan Güleryüz
Reklam
Uğursuzluk
Evhamlı bir teyze ve kocası muayene için polikliniğe girdiler. Henüz yerlerine oturmamışlardı ki: ÇAT! Monitör uçtu. Bilgisayar çalışmaya devam etse de ve kablolarla ne kadar oynansa da monitör açılmadı. Bunun üzerine teyze, "Eyvah, bizim uğursuzluğumuz görüyor musun" minvalinde "Evham FM" frekansına bağlandı. :) "Niye senin uğursuzluğun olsun canım teyzem" dedim, "uğur ya da uğursuzluk diye bir şey yoktur. İlle bir şey düşüneceksek, niye şansıma doktorun yanında daha fazla kalma fırsatına kavuştum diye düşünmeyesin." Teyze tabi durumu böyle görüp de yarım saat özel terapi kotaracak hâlde değildi. Üzerine çökmüş kara bulutların neredeyse gözle görüleceği mooduna bakılırsa, tespit ettiği uğursuzluğun günün geri kalanında kendisine daha neler getireceği endişeleriyle meşguldü. Hayatta başımıza gelen iyi ya da kötü olaylar ekseriyetle mutlak iyi ya da kötü değildir, en azından bizim onları gördüğümüz gibi olmayabilir. O gün havaları soğutması, yan odadaki hastane personelini üşütmesi, elektrikli ısıtıcıyı fişe taktırıp iki polikliniğin birden monitörüne kısa devre yaptırması ve sevgili kuluna kendini daha iyi anlatabilmesi için vakit bahşetmeyi belki de murâd etmiş Allah'a ne diyebiliriz ki? "Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz." diyor ayette. O yüzden başa gelene ne lanetler etmeli ne de çok sevinmeli. Yolculuk vaktine dek Ortaköy'de çadır kurup çay demlemeli ;)
.... Bir şehir ol. Mesela, İstanbul gibi.. De ki; Boğazım kuruyana kadar seveceğim seni. Bir şehir ol..
Bazen bazı şeyleri özlediği oluyor insanın. Annem bir gün şöyle dedi "İstanbul'u görmeden ölürsem gözlerim açık giderim." İçim sıkılıyor. Mesela bugün İstanbulu özledim, annem gibi. Şu havalarda en çok da İstanbul çekiyor insanın canı; Galata'da balıkçıları, balık ekmekleri, Beşiktaş sahilde mısırcıları, Gülhane'de ağaçları, suya para atanları, Eminönü'de satıcıları, tuhafiyecileri, taksimde ıslak hamburgeri, iskelede bekleyenleri, martıları, tramvayları, ilk kez deniz görenleri, Ortaköy'de namaza koşanları, fotoğrafçıları, Ayasofya' yı, Sultan Ahmet'i, Kız Kulesi'ni seyre dalmışken vapurun ötelerden gelen sesiyle irkilenleri, Balat'ta bir film çekimini, senin adına onca şiir yazan şairleri, şiirleri... Sahafçı gezeriz, kitaplar alırız, yemekler yeriz, bir turistle denk geliriz, İstanbulu izleriz, akşam olur daha bi güzelleşir İstanbul, biz yine şarkılar söyleriz, keyifleniriz... Canımız, içimiz, dışımız İstanbul'a bir gün yolculuk çekiyor. 🌸
Merhaba hanımefendi Bende bir gülüşünüzü unuttunuz İyimser ama kırılgan Hangi ülkedir ellerinizdeki arayış Gözlerinizdeki gam Hangi şehrin istilasıdır saçlarınızdaki Harabe duvar Gecede ıslak mehtap uykusuz yıldızlar Bağırışlar, yakarışlar, yalnızlıklar... Bir başka yalnızlık gönlünüzdeki serencam Bir sabah eylülü, Ortaköy telaşı, ıslak bulvar Akşamın sesi içinize ışık seren cam Böler soluğumu, sesim kanlı Hırslı insanlar; Sağır, kör ve dilsiz duvarlar Bulutlar serinkanlı, gökyüzü uysal Yalnızlık yurdu sanki tüm hanlar Hanımefendi Gülüşünüzde baharını unutmuş binbir mevsim var. ....Ergün Güngör...
Reklam
252 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.