Benim içimde taşıdığım İstanbul'da, Pera, Haliç, Ayasofya kadar Ümraniye de var. Beyoğlu'ndaki sinemalar ve sahaflar, Balıkpazarı, Boğaz, Ortaköy' deki, Salacak'taki yaz akşamları nasıl hep benimleyse, bu aralık gecesi Ümraniye girişinde, polisin götürdüğü iki yoksul adam da hep benimle kalacak. Tünel'den Karaköy'e yürüdüğüm yokuşlar, Galata Kulesi'nin gölgesine sığınmış çay bahçesi, Pierre Loti'den seyrettiğim Haliç ve mezarlıklar, Büyükada'daki aileden kalma ahşap yalı, Yıldız Parkı'ndaki ilk öpüşmem, boğucu yaz öğleden sonralarında nargileyle demli çay içtiğim Beyazıt'taki serin avlu ... İlk gençlik anıları; ilk aşkın, ilk sarhoşluğun, ilk sevişmenin anıları ... Bir de minibüs altında kalan, akşama dek ufalanarak asfalta karışacak yavru kedinin bedeni, çöplükler, babalarından feci dayaklar yemiş kızlar ve gözleri hüzünle dolu, topal sokak köpekleri ... Bu kana doymuş topraklar da hep içimde olacak.
Ortaköy'de boğaz senfonisi:))
Biri deyor ki enflasyonu yapan Allah'tır...🤣 O zaman enflasyonu düşürmek isteyenler Allah 'a savaş açmıştır dedim...🤫🤫🤫 Çok acayip bir sessizlik var şu an! Git akşam namazını kıl mübarek... Senin ekonomiden ne işin var! İki tane avun! Allah, vatana millete hayırlı evlat ver diye dua et! Belki o dua sana musallat olarak geri döner! Ben de böyle insanlara acıyacam ha! Tohum fazlası bunlar... İşte imtihan için buradalar...
Reklam
..ilim ve edebiyat meclislerinin başında Beşiktaş veya Ortaköy İlmiye Cemiyeti geliyordu. O zamanlar, her biri kendi sahasında söz sahibi olan âlimler tarafından tesis edilen bu cemiyet, tam bir serbest akademiydi. Burada ders veren hocaların uşakları bile ilimde, şiirde, yabancı dilde kendini göstermesini biliyordu. .... Beşiktaş İlmiye
İtilaf Subayları İstanbul'da
Bundan sonraki günler ve haftalar boyunca mavi kordonlu kasket­leriyle Fransız subaylar, haki sahra üniformalı ve çelik miğferli Britanyalı yoldaşlarıyla eski şehirde yan yana yürüdüler. Senegalli piyadeler ve rüz­garda uçuşan uzun kuştüyleriyle İtalyan Bersaglieri Grande Rue'da devriye gezdiler. Britanya kuvvetlerinden General George Milne önce Pera Palas'ta kaldı, sonra Alman çelik kralı Krupp'un Tarabya'daki el konulan yalısına taşındı. Daha sonra, Fransız komutan General Louis Franchet d'Espe­rey şehre beyaz atın üstünde törenle girdi, ama bir de baktı ki Britanyalı General Edmund Allenby bir önceki gün aynı şeyi yaparak onu gölgede bırakmış. Sürgündeki bir paşanın Ortaköy'deki köşküne taşınarak kendini teselli etti. Britanyalı irtibat subayı Tom Bridges, " ... İki primadonnanın birden sahneye çıkması gibiydi," diye yazmıştı, "birini soyunma odasına kapatırsanız, oyun çok daha iyi gidiyordu."
Sayfa 52 - Kitap YayıneviKitabı okuyor
Muhtar, derin bir iç çekti: "MustafaaL" Bekçi koştu geldi: "Buyur ağam!" "Mustafaa! Tez benim atı çöz! Tez benim atı eyerle! Atladığın gibi sür! Doğru Ortaköy'e! Sağlıkçı Şakir Efendi'ye selam söyle: İki eli kandaysa da yetişsin! İlaç çantasını doldursun! Durumları anlat gözel-ce! Çocuk telef ettiğini söyle! Kanının durmadığını söyle! Beline taşla furulduğunu söyle! Kaç çeşit ilacı, iğnesi varsa alsın! Bu durumun bildiği durumlardan olmadığım anlat! Yel gibi yetişsin! Haydi oyalanma! Haydi aslanım, senin de emeğini alırız Haceli'den! Haydi, marş marş!.."
Rüştü Onur "İstanbul'dan-Zonguldak'a dönerken Anafartalar Vapuru'nda Mediha Sessiz adlı bir kızla tanıştı. Hayatları değişti.. 5 Ağustos 1942'de nişanları, aynı yılın sonunda da evlilikleri taçlandı. 12 Kasım 1942'de Mediha öldü. Mediha'nın ölümü Rüştü'yü yaşamından vazgeçirecek kadar sarstı. Sadece 40 gün süren bir evlilik yaşamından sonra, eşinin ölümünün üzerinden sadece 15 gün geçmişken ciğerinden gelen kan onu boğdu. 2 Aralık 1942'de hayatını kaybetti. İki sevdalı, İstanbul Ortaköy Mezarlığı'nda Boğazın lacivert sularına bakan bir sırtta yan yana yatmaktadır. Rüştü'nün edebiyat öğretmeni olan Behçet Necatigil şu dizelerle öğrencisini uğurlamıştır: Bir şair yaşamıştı Zonguldak'ta, Adı Rüştü Onur'du, Bilseydi hatırlanacağını, Ölümünden sonra, Memnun olurdu. Rüştü Onur Garip Akımı'nın önemli temsilcilerinden biri sayılır..." Bilinmeyen mektupları ve şiirleriyle Rüştü Onur Yılmaz Erdoğan Kelebeğin Rüyası filmi olarak çekti.
Reklam
468 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.