Bıkmadan,usanmadan hayatımın sonuna dek defalarca okuyabileceğim tek yazar Furuğ Ferruhzad.Çiçeklerin kanlı soyundan gelen,yüreklerimize beyaz güvercinler bırakan,pencerelere döndüğümüzde yüzümüze karanlıktan bir parça iliştiren,tüm o ışıklı kudretin ellerinde olduğu kadın..
Geçenlerde bir arkadaşım ''Nazlı Erayla tanışmak,annemle tanışmaktan daha çok tatmin etti beni''demişti,kesinlikle aynı sözleri Furuğ için söyleyebilirim.Tanıdık bir his var kelimelerinde,içine işledikçe yeniden doğuran,yok olduğun yerden var eden.Kalemime,hislerime,iç dünyama ve benliğime yakınlığından dolayıda böyle hissediyor olabilirim.
Bu kitabındaki röportajları,hayatının derinlerine inilmesi,yaptığı işin inceliklerini anlatması ,kalemine daha da bağladı ve bu tutkunun içine çekti beni.Kitapta farklı bölümlerde yaptığı her röportajında, sanılanın aksine yaşama ne kadar bağlı ve köklerinin derinde olduğunu anlayabiliyorsunuz.Kendine yakın,insanlardan bir o kadar uzak ama sevgisini içinde yaşatan,bu sevgisi yüzünden yaşamına veda eden bir kadın Furuğ.Şiir insanın içindeki sözleri yaşamaktır,canlandırmaktır yeniden.Furuğ her geçen gün daha fazla nefes alıyor,yaşama daha güçlü tutunuyor...