En çok da pohpohlanmaktan hoşlanırız- manda gözlü bir saftorik bir zırvamıza hayran olmayagörsün: şişine şişine bir hal oluruz..
Sayfa 34 - MetisKitabı okuyor
Reklam
Yolu gerçekten bilen, yolun gerçekten ne olduğunu bilen, yolda dönüp duran tekerlek değildir : kazmadır, kürektir, dinamittir tekerlekler terlemezler...
Yerlerimiz, hep, yeni yollarımızın başları; yollarımız da, hep, yeni yerlerimizin sonları ola...
Bir yeri, gerçekten ve toptan terketmeyen, yeni bir yola çıkamaz. (Tanrı Lûťa boşuna dememişti ya, "Geriye bakmayacaksın" diye...)
Bir yola çıkan kişi, bir yerden bıkandır; bir yerde konaklayan ise, bir yolda yorulan...
Reklam
Her bir yorgun yolcunun dineldiği yer, dinlenmiş bir yolcunun yola çıktığı yerdir.
Yol, kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir.
Ve tabiî, ‘yürümek’ — bu konuda kafamı nasıl bozmuş olduğumu biliyorsun: y ü r ü m e — b i r l i k t e yürüme… — Daha ulu birşey bilmiyorum. — Sevişmek bile, bütün yakınlığıyla, yüceliğiyle, güzelliğiyle; ama, patlayan ve sönen tutkusuyla, heyecanıyla, doyumuyla, birlikte yürümekten daha üstün değil — hele, bir de, birlikte gidilecek bir yer (bir amaç, bir etek) varsa… Yürüyüş — Ne kavram ama!…
İnsanlar yanyana yürümesini bilmiyorlar ki — hep birbirlerinin üstüne üstüne yürüyorlar.
Reklam
Tek bir yön tutturamamış olmanın acısını çekeriz hep, ama, aslında, o 'tek' yön, olsaydı - bulunsa, bulunabilseydi-sonumuz olurdu.
Zamanla ilgili çok aykırı, çelişik bir tutumumuz vardır: Bir şeyler yapmak için gereksediğimiz uzun, yoğun zaman süreleri özleriz hep; oysa, zaten sahip olduğumuz upuzun, bomboş zaman sürelerini boşuna geçirir, çar-çur ederiz.
“../hele, bir de, birlikte gidilecek bir yer (bir amaç, bir erek) varsa..”
Ve tabii, 'yürümek' - (…) yürüme- birlikte yürüme... - Daha ulu bir şey bilmiyorum..
Sayfa 55 - Metis/pdfKitabı okuyor
Her yol kişiye varıyor sonunda, kişinin kendisine…
Sayfa 146 - Metis Yayınları