İnsanın kan bağından ataları olduğu gibi edebiyat dünyasından da ataları vardı ve bunlar insana tarz ve mizaç olarak ilkinden daha da yakın olabiliyor, üzerinde çok daha bariz bir etki bırakabiliyordu. Bazen Dorian Gray'e tüm dünya tarihi kendi yaşam hikâyesinden ibaretmiş gibi gelirdi; fiili eylem ve durumlar açısından değil de, zihninde ve arzularında tahayyül ettiği biçimiyle. Dünya denilen şu sahneden geçip giden ve günahı böylesine cazip, kötülüğü böylesine gizemli kılan tüm o tuhaf, korkunç karakterleri tanıdığını hissederdi. Anlaşılmaz bir biçimde, onların geçmişte yaşadıkları hayat, kendi hayatı gibi geliyordu ona.
‘Sadece odada oturuyordu, beyim, kitap okuyor, bazen çay içiyordu,’ diye cevap verdi kadın. Ne diyeceğimi bilemedim, o yüzden ona bir altın verip oradan ayrıldım. E, ne dersiniz bütün bunlara?
Tüm dünyanın geleceği mekanik köleliğe, yani makinenin köleliğine bağlıdır. Bilim insanlarından, kötü kakaoyu ve ondan da kötü battaniyeleri açlıktan ölmek üzere olan insanlara dağıtmak için ürkütücü East End'e inmeleri istenmediği zaman, onların da hem kendilerinin hem de tüm insanlığın yararlanaca ğı harikulade şeyleri üretmek için zevkle geçirecekleri boş zamanları olacak. Her şehrin ve gerekirse her evin büyük güç kaynağı depoları olacak ve bu gücü insan ihtiyacına göre ışığa, ısıya ya da harekete dönüştüre cektir.