Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beden tüm gizemleri kapsıyor, evrendeki tüm gizemleri; o minyatür bir evren. Bedenle evren arasında sadece miktar farkı var. Nasıl ki tek bir atom maddenin tüm sırlarını taşıyor, beden de evrenin tüm sırlarına sahip. İnsanın dışarıda sır arayışına girmesi gerekmiyor, sadece kendi içine dönmesi yeterli. Ve bedene iyi bakmak gerekiyor. Ona karşı olunmamalı, onu lanetlememeli. Onu lanetlersen Tanrı'yı lanetlemiş oluyorsun, çünkü Tanrı bedeninin en derin yerinde yaşıyor. Tanrı kendine ev olarak bu bedeni seçti. Bedenine saygı duy, bedenini sev, bedenine iyi bak
Bir karın, bir kocan vardır, sevişmek zorunda hissedersin – bir göreve dönüşür. Görev bilinci içinde her akşam sevişirsin. Olayın içten gelen bir tarafı kalmamıştır. Sonra da endişelenirsin, çünkü bunun seni tatmin etmediğini hissetmeye başlarsın. Bir başkasını ararsın. Mantık çerçevesinde düşünürsün: "Belki de bu benim için doğru insan değil. Belki de o benim ruh ikizim değil. Belki de o benim için yaratılmamış. Ben onun için yaratılmadım, çünkü beni hiç çekmiyor." Sorun karşındakinde değil: ne sen ne de o bedeninde değilsiniz. Eğer insanlar bedenlerinde olsalardı kimse orgazm denen o güzelliği kaçırmazdı. Eğer insanlar bedenlerinde olsalardı orgazm deneyimleri sayesinde Tanrı'nın ilk bakışlarını yakalarlardı. Bedenini dinle, bedeninizi izle. Beyin aptaldır; beden akıllıdır. Eğer bedenin derinlerine inersen o derinlikte ruhunu bulursun. Ruh bedenin derinliklerinde saklıdır.
Reklam
Emzik çocuğu sakinleştirir ve çocuk uykuya dalar. Sonra saat zamanın dolduğunu söyler ve çocuğa süt vermek zorundasındır. Ama şimdi çocuk mışıl mışıl uyumaktadır, bedeni de uykudadır; onu uyandırırsın, çünkü doktor sütün şimdi verilmesi gerektiğini söylemiştir. Yeniden çocuğun doğal ritmini bozarsın. Yavaş yavaş tüm varlığını altüst edersin. Bir an gelir ki bedeni ile hiçbir ilgisi kalmamıştır. Bedeninin ne istediğini bilmez – bedeninin yemek yemek isteyip istemediğini bilmez; bedeninin sevişmek isteyip istemediğini bilmez. Her şey dışarıdan gelen bir şeylerle yönetilir. Playboy dergisine bakar ve canı sevişmek ister. Bu aptalcadır; bu beynin yolladığı bir sinyalden ibarettir. Bu sevişmenin iyi olması mümkün değildir; sadece bir hapşırıktan ibaret olacaktır, başka bir şey değil, bir boşalma. Asla aşk olamaz.
Çocuk aç olduğu için ağlar ve annesi saate bakar, çünkü doktor ancak üç saat geçtikten sonra çocuğa süt verilmesi gerektiğini söylemiştir. Anne çocuğa bakmaz. Aslında gerçek saat çocuktur, ama kadın saate bakmaya devam eder. Doktoru dinler, ama çocuk ağlar ve yemek ister ve çocuk yemeği hemen şimdi ister. Ona hemen şimdi yemek verilmezse bedeninden uzaklaştırılmış olur. Sen de ona yemek yerine emzik veriyorsun. Bu durumda hile yapıp onu kandırıyorsun. Ona sahte, plastik bir şey veriyorsun ve çocuğun bedenine karşı duyarlılığını başka yöne çekip yok ediyorsun.
Bedeni izle. Asla hiçbir şekilde onu baskı altına almaya çalışma. Beden senin temelin. Bir kez bedenini anlamaya başlarsan mutsuzluğunun yüzde 99'u yok olup gider. Ama sen dinlemedin – şimdiye kadar. Beden diyor ki, "Dur! Yeme!" Sen yemeye devam ediyorsun; beynini dinliyorsun. Beyin diyor ki, "Bu çok lezzetli. Hadi birazcık daha." Sen bedeni dinlemiyorsun. Beden kendini kötü hissediyor, mide diyor ki, "Yeter! Bu kadarı fazla! Yoruldum!" Ama beyin de "Şu lezzete bak... Hadi biraz daha," diyor. Sen beyni dinlemeye devam ediyorsun. Bedeni dinlersen sorunlarının yüzde 99'u yok olup gidecek ve kalan yüzde bir gerçek sorunlar değil, ancak kazalar olacak.
Bilim her ne kadar ilerlemiş olsa da henüz dondurmayı kana dönüştürmeyi beceremiyor. Bilim insanları deniyorlar, ama dondurmayı kana dönüştürmek için gerekli ipucunu bulamıyorlar; dondurmadan beyin yaratamıyorlar! Belki de bu asla gerçekleşmeyecek. Gerçekleşse bile beyin aracılığı ile olacak; yine beynin bir mucizesi olacak.
Reklam
Temelde bedenin her zaman seni dinlemeye hazır olduğunu anlamak yatar – ama onunla hiç konuşmadın, hiçbir zaman iletişim kurmadın. İçindeydin, onu kullandın, ama hiç teşekkür etmedin. O sana hizmet ediyor, hem de elinden gelen en akıllı biçimde. Doğa bedeninin senden daha zeki olduğunu biliyor, çünkü bedendeki tüm önemli şeyler sana değil ona verildi. Örneğin, nefes almak, kalp atışı, kan dolaşımı, yenenlerin sindirilmesi – bunlar sana bırakılmıyor; öyle olsaydı çoktan başın derde girmişti. Nefes almak senin kontrolünde olsaydı çoktan ölmüştün. Yaşamaya devam etmen için hiç şansın kalmazdı, çünkü nefes almayı her an unutabilirdin. Birisiyle tartışırken nefes almayı unutabilirdin. Gece uyuduğunda kalbinin atması gerektiğini unutabilirdin. Nasıl hatırlayabilirdin ki? Ve sindirim sisteminin ne kadar çok iş yaptığını biliyor musun?
Yarın hiçbir zaman olmaz – hiç olmadı. Bu sadece aptalca bir erteleme stratejisi. Olanlar hep bugün olur. Doğru bir eğitim sistemi sana – herkese – şimdi burada yaşamayı, cenneti bu dünyada yaratmayı öğretir. Sana ölümün gelmesini beklememeyi ve ölüm mutsuzluğunu noktalayana dek mutsuz olmayı kesmeni öğretir. Bırak ölüm gelsin seni dans ederken ve eğlenirken ve severken bulsun.
Bedeninin tüm işlevlerinin farkına varsan şaşırırsın. Bedeninin neler yaptığını hiç düşünmedin. O mucizevi, o esrarengiz. Ama sen hiç onu araştırmadın. Hiç kendi bedeninle tanışmak zahmetine katlanmadın. Başka insanları sevdiğini mi sanıyorsun? Sevemezsin, çünkü başka insanlar da sana bedenler olarak görünüyor.
Beden gözle görünen ruhtur ve ruh gözle görünmeyen bedendir. Beden ve ruh hiç ayrılmaz, birbirinin parçasıdır, bir bütünün parçalarıdır. Bedeni kabullenmelisin, bedeni sevmelisin, bedene saygı duymalısın, bedene minnettar kalmalısın... Beden varolan en karmaşık mekanizmadır – tam anlamıyla bir şaheserdir! Ve bu şahesere tapanlar kutsanmıştır! Hayranlık duymaya kendi bedenin ile başla, çünkü sana en yakın olanı o. Doğanın en yakınına geldiği, varoluşun en yakınına yanaştığı yer bedenindir. Bedeninde okyanusun suları var, bedeninde yıldızların ve güneşin ateşi var, bedeninde hava var, bedenin topraktan yoğrulmuş.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.