Serkêş û damezrevanê romana kurdî a yekem romannivîserê kurd ê Kafkasya’yê Erebê Şemo ye. Romana modern –nûjen- ya kurdî bi berhemên wî dest pê kiriye û li Swêdê bi Mehmed Uzun, Hesenê Metê, Lokman Polat, Firat Cewerî, Laleş Qaso, Silêman Demîr, Bubê Eser, Mistefa Aydogan, Enwer Karahan, Mihemed Dehsiwar, Kamran Simo Hedêlî, Mezher Bozan, û hwd hatiye domandin. (Li welat jî /mebest bakkurê Kurdistanê ye/ di hêla afirandina romanên kurdî de hinek nivîskarên kurd romanên dîrokî nivîsîne û weşandine. Navê hemûyan nayê bîra min lê wek mînak; Îlhamî Sîdar, Osman Ozçelîk, Fevzî Bîlge, Rênas Jiyan, Fêrgîn Melîk Aykoç, Mihemed Saîd Temel, Fevzî Bîlge û hwd. ) Di hêla nivîsîna romanên dîrokî de jî Ereb Şemo serî kişandiye.
Milli mücadeleyi örgütleyen subaylar; büyük güçlükler, ihanetler ve tuzaklarla karşılaştılar; padişah yanlılarıyla ve yabancı ajanlarla boğuştular. Yalnızca "vatanı kurtarmak için" hareket ediyor, hiçbir güçlükten yılmıyor, umutlarını yitirmiyorlardı. Kastamonu'ya gönderilen Albay Osman Bey, padişahçılar tarafından tutuklanmış, ancak tutukevinden ilişkiye geçtiği subayların yardımıyla aynı gün kurtularak, kendisini tutuklayan Alay Komutanı'nı vali vekiliyle birlikte tutuklamıştı.
'' Orta Asya diye ifade ettiğimiz bölgenin adı 18. yüzyıla kadar ''Türkistan'' idi. Orta Asya ifadesini İngilizler uydurmuşlardır. Bu algı operasyonu sonrasında biz de o bölgeye Orta Asya demeye başlamışız. Yani Türk milletinin yaklaşık 3000 yıllık tarihini ve bu bölge ile bağını bir sözcükle silip atmışız.'' - Osman Aydoğan
ASSAM, 2017 yılından bu yana her yıl "ASRİKA Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongreleri" düzenliyor. Bu kongrelerde anayasa taslakları ortaya çıkarılarak ASRİKA'nın temel amaçları belirleniyor. Bugüne kadarki dört kongreyi emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan yakından takip etti. Bu tehlikeyi kamuoyuna anlatan yazılar kaleme aldı.
Osman Aydoğan üstadım şu tespiti yapıyor: “Bütün tarih kitaplarında bugün bizim Orta Asya diye ifade ettiğimiz bölgenin adı 18. yüzyıla kadar ‘Türkistan’ idi. Orta Asya ifadesini İngilizler uydurmuşlardır. Bu algı operasyonu sonrasında biz de o bölgeye Orta Asya demeye başlamışız. Yani Türk milletinin yaklaşık 3000 yıllık tarihini ve bu bölge ile bağını bir sözcükle silip atmışız.”
Osman Aydoğan üstadım şu tespiti yapıyor: "Bütün tarih kitaplarında bugün bizim Orta Asya diye ifade ettiğimiz bölgenin adı 18'inci yüzyıla kadar 'Türkistan' idi. Orta Asya ifadesini İngilizler uydurmuşlardır. Bu algı operasyonu sonrasında biz de o bölgeye Orta Asya demeye başlamışız. Yani Türk milletinin yaklaşık 3000 yıllık tarihini ve bu bölge ile bağını bir sözcükle silip atmışız.” Altına imza atılası bir gerçektir bu.
Bizim Dergah Dergisi'ne Yapılan Saldırıyı Kınayanlar (Alfabetik Sıra):
Abdullah OKUR/Dazkırı-AFYON
Abdurrahman KESKİN/ANTALYA
Adem KINACI/ADANA
Adil ARSLAN
Adnan PAKSOY
Adnan TATLISU
Genç Osman Olayı
II. Osman kendisine eziyet eden ocak ağalarına karşı; "Dün sabah padişah-ı cihan idim, şimdi uryan kaldım; merhamet edip halimden ibret alın; dünya size dahi kalmaz; hangi padişahın kulları padişahlarına bu ihaneti ettiler. "diyerek yalvardıysa da bu sözlerin cellatlar üzerinde hiçbir tesiri olmadı.
Neden Türk milleti demekten bu kadar uzaklar? Bakınız Batı kaynakları ne diyor Viyana kapılarına dayanan Osmanlı'ya, "Türk” diyor Avrupalılar. Onlar Osmanlı ile yaptıkları savaşları da “Türk Savaşları” (Türkenkrieg) şeklinde adlandırıyorlar. İtalyanların meşhur "Mamma li Turchi!" yani "Anne Türkler geliyor!" sözünü herkes bilir. Avrupalılar bütün kitaplarında, haritalarında, atlaslarında hep Türk'ten bahsederler. Osmanlı akınları değil Türk akınları diyorlar. Osman Aydoğan üstadım şu tespiti yapıyor: “Bütün tarih kitaplarında bugün bizim Orta Asya diye ifade ettiğimiz bölgenin adı 18'inci yüzyıla kadar ‘Türkistan' idi. Orta Asya ifadesini İngilizler uydurmuşlardır. Bu algı operasyonu son basında biz de o bölgeye Orta Asya demeye başlamış. Yani Türk milletinin yaklaşık 3000 yıllık tarihini ve bu bölge ile bağını bir sözcükle silip atmış" Altına imza atılası bir gerçektir bu.
“Okulda, kışlada, işyerinde yüzlerce Mehmet, Ali, Mustafa, Hüseyin ya da Osman bulunuyordu. Soyadı yokluğu, “askere almadan ekonomik ilişkilere dek” birçok alanda “büyük güçlükler” ve hukuksal sorunlar yaratıyordu.”