656 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kemal Tahir'in usta kalemiyle hayat bulan Devlet Ana, sadece bir roman değil, adeta Anadolu'nun destansı hikayesi. Ertuğrul Bey'den Osman Bey'e uzanan bir serüvende, bir milletin doğuşuna tanıklık ediyoruz. Sayfalar arasında göçebe yaşamın zorlukları, savaşların çetinliği ve yeni bir vatan kurma umudu iç içe geçiyor. Hayatta kalma mücadelesi verirken, adalet ve merhamet ilkelerini de gözden kaçırmayan kahramanlar, yüreklerimizi fethediyor. Türkçenin zenginliği ve gücü, Kemal Tahir'in kaleminde adeta bir şölen yaratıyor. Her kelime özenle seçilmiş, her cümle duygu yüklü. Tarihi gerçekler kurguyla ustalıkla harmanlanmış, sürükleyici bir hikaye ortaya çıkmış. "Devlet Ana" sadece tarih severler için değil, insan hikayelerine ve destansı maceralara ilgi duyan herkes için bir kitap. Okudukça Anadolu'nun ruhunu hissedeceksiniz, kahramanların cesaretine ve inancına hayran kalacaksınız. Siz de Anadolu'nun ruhunu hissetmek, bir milletin doğuşuna tanıklık etmek istiyorsanız, "Devlet Ana"yı okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Devlet Ana
Devlet AnaKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20057bin okunma
Mitolojiden Gerçeğe: Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu
1288-1299 dönemi onun Karacahisar'da sancak-beyliği dönemidir. 1299'a doğru bu Uc'ta Moğol İlhanlı, dolayısıyla Selçuklu kontrolü kalmamıştı. Anadolu'da 1299-1300'de İlhanlı valisi Sülemiş isyanı, Uc Gazi beylerine fiilen bağımsızlık sağlamıştır. Bu nedenle 1299'da Bilecik fethiyle Osman, Bizans topraklarına komşu olup 1301'de İznik'i kuşatma altına aldı. Bu kuşatma onu Bizans İmparatorluk kuvvetleriyle karşı karşıya getirdi (Bapheus Savaşı, 7 Temmuz 1302). Bapheus/Koyunhisar zaferi Osman'ı gerçekten bağımsız bir bey yaptı.
Sayfa 58 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Devletin ömrünün çok kısa oluşu siyasi Medliğin etnik kimlik olarak pekişmesine ve kemikleşmesine imkân tanımadı. Adı üstünde ikindi güneşiydi; çabucak geçti. Dağınık etnik kalıntılarının yok olması uzun sürmedi. (Bir kısmı Kafkaslar üzerinden kuzeye göçtüler ve başka Türklük olmak üzere sonraki dönemin etnik birliklerine katıldılar).
Sayfa 10
Osman Hamdi Bey bizzat bugünkü Lübnan'da, Suriye'de kazılar yapan ve bu kazılardan bulduklarıyla, neşrettiği raporlarla meşhur olan bir ressam ve arkeolog idi. Viyana ve Paris'te okumuş, Vali Midhat Paşa'nın maiyetinde imparatorluğun Bağdat vilayetinde çalışmıştır. Nasıl Fenike dilinin incelenmesini ve yeniden öğrenilmesini ünlü Fransız filozof ve filologu Ernest Renan'a borçluysak o medeniyetin maddî eserlerini tanımayı da ona borçluyuz.
GÖLGESİNDEN KORKAN TİPLER İSLÂM'IN İZZETİNİ BALTALIYOR...
- "Bu kadar basit bir düşüncenin bu kadar yoğun bir ilgi görmesine şaşırdım. Düşüncenin özeti şuydu: Artık boş boş lâflarla, dini birtakım söylemlerle avutulmayı bırakıp bir şey yapmalıyız. Ne kadar küçük olursa olsun bir şey yaparsak kardeşlerimize bir yardımımız dokunabilir. Ama ne kadar çok bağırırsak bağıralım kendimizi kandırırız.
ötelere...
Osman Gazi Hân bu kararını açıklayınca, Kara Güne bey, - "Hânım" dedi; "sen hep Söğüt'de kalmayı mı düşünürsün?" Hân, - "Yok, a benim yiğit kardeşim" dedi; "Ben gayrı usanmışımdır bu yerlerden." Bunu söylerken gülümsüyordu ve gülümseyişinde nelerin gizli olduğu pek anlaşılmadı; ama hüzün de vardı ve bu belliydi.
Sayfa 344 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.