İhsan Efendi, hanedanın başına gelenler hakkında, bir başka gün de şunları söylemişti:
Hanedan-ı Al-i Osman'ın başına gelenler, ilmî, tarihî olarak üzerinde araştırma tezleri, doktoralar yapılacak kadar mühimdir.
Edebiyat, şiir, bilhassa piyes, facia, dram sahneleri için tükenmez bir kaynaktır. Milleti heyecana sevketmek, coşturmak, ağlatmak için daha ne lâzımdır? Onların başına gelen felâket kimin başına gelmiştir? Haydi rejim değişecek, padişahı ve etrafındaki birkaç kişiyi hudut harici ettin! Bir kere, bunları sefil perişan edip de dünyaya karşı kendini rezil rüsva etmeyecektin.
Ya ötekilerin günahı neydi? Çoluk çocuk, kadınlar, damatlar, gelinler, uzak yakın akrabalığı bulunan Osmanoğlulları, neden, bir günde apar topar sürüldüler? Bu insanların, evi barkı, işi gücü, ailesi var. Nereye gidecek, nerede yaşayacak, nasıl geçinecek, çocuklar ne olacak?
Altıyüz elli senelik hanedanın yaptığı hizmetlerin karşılığı böyle mi verilecekti? Bunların suçu ne, kime ne yapmışlar? Böyle zulüm böyle haksızlık olur mu?