.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Çok iyi eğitim görenler vardı, bu bir artıdır ve eğitime önem verdiler. Hatta diyebiliriz ki kadın üyeler yurt dışında saltanat döneminde olmayacak kadar iyi eğitim gördüler. Neslişah sultan, Şehzade Osman Ertuğrul efendi gibi avrupa'da oldukça entellektüel kişiler olarak görülenler vardı.
Sayfa 254 - KronikKitabı okudu
Reklam
"Cihad ruhunu kaybeden kimseler esir olur. Cihad ruhu, insanlara, evvelâ nefsiyle, sonra cemiyetteki İslâm dışı hâllerle, hurafelerle, şeriat dışı ve batıl gelenek, görenek ve vurdum duymazlıklarla mücadele şuuru verir. "Cihad ruhuna sahip insan, etrafını aydınlatır. Bugünün eserlerinde muhakkak bir cihad bahsi bulunmalıdır: Ne yapmamız lâzım? Haddimizi nasıl biliriz? Kendimize nasıl geliriz? Etrafımıza nasıl faydalı oluruz? Bu bahisler Müslümanlara her fırsatta anlatılmalıdır. "Müslüman bugün daima cihad ruhunu yaşayacak. Kendisi yetişirken, etrafını da yetiştirecek. Bunu kendisine bir din borcu bilecek. Daima bu hâlet-i ruhiye içinde bulunacak..." (Saatçi Osman Efendi)
Sayfa 117Kitabı okudu
Medinelilerden bir zat kendisine sormuş: "Osman Efendi, kızdığınızda, sinirlendiğinizde, ne olur sizde?.." Osman Efendi, bir an duraklamış, düşünmüş ve: "Tecrübe etmedim henüz, bilemiyorum." cevabını vermiş. Bu hal tarihte nadir görülen bir şeydir. Öyle bir zat ki, kendisine, kızdığı zaman ne hissettiği, nasıl davrandığı sorulduğunda, "Tecrübe etmedim, başımdan geçmedi; şöyle olur desem yalan söylerim diye korkuyorum. Rabbim beni bu gibi sıkıntılardan kurtardı." diyor...
Sayfa 103Kitabı okudu
Ders başladı. Osman Efendi yarım saat kadar konuştu. Salih Efendi, Allah rahmet eylesin, kulağıma eğildi: "Önündeki tefsir nedir?" diye sordu. Ben: "Hatîb-i Şirbînî'nin tefsiridir" deyince, "Azizim, Hatîb-i Şirbînî bende var. Şirbînî bu ayete yarım sayfa yazar. Hoca yarım saattir konuşuyor. Bu on sayfa eder yahu... Kur'an-ı Kerim, bu zata perdeler açmış... Kur'an-ı Kerim'e ömrünü, aklını, vicdanını, varlığını benliğini teslim eden kimselere böyle oluyor işte... Buna fütühat-ı Rabbaniye derler, kuvve-i kudsiyye derler, İlâhî bir tecelli derler. Bu nevi ilimler çalışmakla, kitapla olmaz. Dâhiler böyle olur işte..." diye hayretler, takdirler izhar etmişti.
Sayfa 100Kitabı okudu
"Kainat milyarlarca yıldızla dolu, ama trafiği yolunda... Biz dünyada az bir vasıta, hem de içinde, direksiyonda insanlar varken, trafiğimiz karma karışık... Neden? Çünkü orada Allah'ın iradesi yürüyor. Beşeriyet de ne zaman Allah'ın iradesine, şeriatine, kanununa teslim olursa, onu tatbik ederse, semalar gibi intizama kavuşur..." (Saatçi Osman Efendi)
Reklam
Valide şöyle demişti: "Birgün bana: Sen biraz örtün, dedi. Peygamber efendimiz, sahabe-i kiramla birlikte teşrif ediyorlar... O akşam gözünden perdeler sıyrılmıştı..." Saatçi Osman Efendi de şunları söylerdi: Arkadaşlarla birlikte yatsıdan sonra ziyaretine gittik. Ateşi fazla idi, rahatsızdı. Buna rağmen tebessümü vardı, neşeli idi. "Efendim, sizi daha iyi görüyorum." deyince, şöyle cevap vermişti: "Elhamdulillah, Peygamber-i Zişan efendimiz, sahabe-i kiramla beraber teşrif ettiler. Onların huzuru beni bahtiyar etti. Acılarım kalmadı. Artık bir şey duymuyorum..." (Babasının Hakk'a kavuşma zamanları.)
Sayfa 335Kitabı okudu
İhsan Efendi, hanedanın başına gelenler hakkında, bir başka gün de şunları söylemişti: Hanedan-ı Al-i Osman'ın başına gelenler, ilmî, tarihî olarak üzerinde araştırma tezleri, doktoralar yapılacak kadar mühimdir. Edebiyat, şiir, bilhassa piyes, facia, dram sahneleri için tükenmez bir kaynaktır. Milleti heyecana sevketmek, coşturmak, ağlatmak için daha ne lâzımdır? Onların başına gelen felâket kimin başına gelmiştir? Haydi rejim değişecek, padişahı ve etrafındaki birkaç kişiyi hudut harici ettin! Bir kere, bunları sefil perişan edip de dünyaya karşı kendini rezil rüsva etmeyecektin. Ya ötekilerin günahı neydi? Çoluk çocuk, kadınlar, damatlar, gelinler, uzak yakın akrabalığı bulunan Osmanoğlulları, neden, bir günde apar topar sürüldüler? Bu insanların, evi barkı, işi gücü, ailesi var. Nereye gidecek, nerede yaşayacak, nasıl geçinecek, çocuklar ne olacak? Altıyüz elli senelik hanedanın yaptığı hizmetlerin karşılığı böyle mi verilecekti? Bunların suçu ne, kime ne yapmışlar? Böyle zulüm böyle haksızlık olur mu?
Sayfa 373Kitabı okudu
Zeynelabidin Efendi'nin tasavvuftan ve dervişlikten ne anladığını, Medine'de Saatçi Osman Efendi şöyle anlatmıştı: "Zeynelabidin Efendi'ye Medine'de sorulmuş ve: Efendi Hazretleri tasavvufu ve dervişliği en kısa olarak nasıl tarif edersiniz, denilmişti. Kendisinin bu suale verdiği şu cevabın, yıllardır tesiri altında bulunmaktayım: "Derviş, hazır askerdir! "Böyle bir tarif, tasavvuf tarihinde görülmemiştir. Bu tarif beni kendimden geçirmiş, mest etmiştir... Bu tarife göre mücahidler hep derviştir ve dervişlerin de hep mücahid olmaları lâzımdır. Derviş, kendi nefsini terbiye edip İslâm'ı yaşadığı gibi, ümmet-i Muhammediye'yi de yaşatıp kurtarmakla vazifelidir... Sahabe-i Kiram, en büyük dervişlerdir. Çünkü İslâm'ı hem yaşamış, hem yaşatmaya çalışmış ve daima hazır birer asker olarak cihad etmişlerdir."
Sayfa 175Kitabı okudu
Uzun yıllar hanedan reisi ve en kıdemli şehzade olan Osman Ertuğrul Efendi cumhuriyete taraftardı ve cumhuriyeti kabul ediyordu. “Bu olay bizim aile için iyi olmadı ama memleket için iyi oldu” demişti.
Sayfa 290Kitabı okudu
Reklam
Neslişah Sultan, Şehzade Osman Ertuğrul Efendi gibi Avrupa’da oldukça entelektüel kişiler olarak görülenler vardı. Fakat çok fakir kalanları, eğitim alamayanları da oldu, bilhassa Orta Doğu’dakiler. Hanedan üyeleri hiçbir zaman devlet aleyhinde siyasi hareketler, örgütlenmeler göstermediler ve Cumhuriyet aleyhinde açık konuşmadılar. Lehte değerlendirmeleri vardır.
Sayfa 254Kitabı okudu
İşin aslına gelince, padişah bu talip hakkında yakınlarına bir rapor hazırlatmış ve bu rapor istikametinde evliliğin saadet getirmeyeceği kanaatine varmıştır. Raporda namzedin cumhuriyetçi fikirleri yanında, sarayla pek imtizaç etmeyecek dünya görüşü ve hayat tarzı hikâye ediliyordu. Padişahın, "Memleketin ikinci bir Enver'e tahammülü
Sayfa 75 - Ekrem Buğra Ekinci MUSTAFA KEMAL SARAYA NEDEN DAMAT OLAMADI?Kitabı okudu
Uzun yıllar hanedan reisi ve en kıdemli şehzade olan Osman Ertuğrul Efendi cumhuriyete taraftardı ve cumhuriyeti kabul ediyordu. “Bu olay bizim aile için iyi olmadı ama memleket için iyi oldu” demişti.
_Atatürk_ İktisat, ingiliz'in çekilmesi, Lenin, Şapka...
_İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi -1923_ _Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir. Efendiler, tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla,
Resim