Şehzade Süleyman
ŞEHZADE SÜLEYMAN Rumeli Fatihi Mevlid şairi Süleyman Çelebi'nin dedesi ve Orhan Gazi'nin kayınbiraderi Şeyh Mahmud'un: "Keramet gösterip halka suya seccade salmışsın Yakasın Rumeli'nin dest-i takva île almışsın." dediği, Orhan Gazi'nin büyük oğlu Süleyman Şah, Rumeli fâtihi olarak tarihlere
Marşa Felatê
Daxwaza me, ramana me, girtina welat, Me jîn navê bi bin destî, her divê felat, Welatê me Kurdistane pêgera şêran, Ew qada şer û nijdan e landika mêran, Ji navê me tête zanîn, şelpên mêranî, Ma hewceye ku em bêjin, cihan dizanî, Ji Keykubat heya digêhe Astiyaxê zor, Med serdest bûn di Asya de jêr û jor, Bizdandî bûn Selahedîn heft qiran bi şîr, Piştî wî jî di me rabûn pir şah û emîr, Me bav û kal ketine xwe serekî dirêj, Dirêjî nav welêt bûn pir destên qirêj, Me fêl eve ku bibirin wan destên zorker Sêzda salin xwûn dirêjin ji xwe û neyar, Xebata me her dê ev bit, şer û mêrkuştin, Em leşkerin sond xwarîne ji bona welat, Min jîn navê bi bindestî, her divê felat.
28.07.1938
Reklam
Bersiva Hoşeng
Hoşeng! Roniya çavê min, Pandiyê navê min, Hêviya min a pêşîn, Di nav pêrêyên jîn, Divêm çend peyvan li gel te bikim. Bê qirên û deng
Bêqirar e deriyê qesrê Vebe venebe şahê berûyan e rû Rû; siya ser garistanê Peykerê avê Sultanê heyvê... Bêqirar e ba
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
Siz onu ne Zanettiniz? O, sultan -î âli Osman 'dir
Taçlı Hatun o dervişle göz göze geldiklerinde geçirdiği ürpermeye hâlâ hayretler ediyor, bunu kötüye yoruyordu. Dediğine göre, gözünün önünden gitmeyen o bakış bir dervişten ziyade kibirli veya asil bir adama ait olabilirmiş.
Reklam
LV ÜN SAN ÜSTÜNE
En yüce ün türlerini önemlerine göre şöyle sıralayabiliriz: önce “conditores imperiorum,”2 Romulus,3 Kyros,4 Caesar, Sultan Osman, Şah İsmail gibi devlet kurucuları gelir. İkinci olarak “legislatores” (yasa koyucular) gelir; bunlar, koydukları yasalar kendilerinden sonra da yaşadığı için, ikinci-kurucu ya da “perpetui principes”5 diye de anılırlar; Lykurgus,6 Solon, Justinianus,7 Edgar,8 “Siete partidas”ın yazarı Kastilya Kralı bilge Alphonsus9 gibi. 2 “Devlet kurucular.” 3 Romulus, mitologyaya göre Roma Devleti’nin kurucusu, ilk kralıydı. Roma kentinin de adını ondan aldığı söylenir. 4 Kyros, Pers Krallığı’nın kurucusu, ilk hükümdarıydı. Onun da adı bir sürü efsaneye karışmıştır. İ.Ö. 550’de tahta çıkmış. İ.Ö. 529’da öldürülmüştü. 5 “Sürekli önder.” 6 Lykurgus, İ.Ö. dokuzuncu yüzyılda yaşadığı söylenen ünlü Ispartalı yasa koyucudur. 7 Justinianus (İ.S. 483-565), 565’te Doğu Roma imparatoru olmuş, Roma yasalarını geliştirerek ünlü Justinianus Yasaları’nı koymuştu. 8 Edgar İ.S. 973-975 arası İngiltere krallığı yapmıştı. Kişiliği çevresinde pek çok söylenti vardır. Güvenilir tarihçilere göre barışçı, ülkesini mutlu yaşatmış bir kraldı. 9 Kastilya Kralı Alphonsus (1221-1284) Mağriplilere karşı kazandığı birçok büyük savaşla ünlüydü. Bilime büyük bir ilgisi vardı. Yasalar üzerine hazırladığı Siete partidas (Yedi bölüm) adlı yapıtıyla anılır. Kitabını yedi yılda bitirdiği için bu başlıkla adlandırmıştı.
Osman çocuktu ama özünde insandı. Yani ölmemek için başka bir hayatı almayı öğütleyen bilgi, ona şah damarından daha yakındı.
Sayfa 36 - Can YayınlarıKitabı okudu
Çok kısa bir zamanda, dört bir tarafta coğrafi şartları, malzemeyi tanıyan -malzemeyi tanımak çok önemli- ustaların kendine özgü bilgilerini kapan bu kişiler standart bir mimarî geliştirebilmektedirler. O kadar ki, Yunanistan'ın bugün Trikala denen Tırhala'sındaki Osman Şah Camii, Halep'teki camiler ve İstanbul'daki Mimar Sinan eserlerini tanıyabilmek için eğitimli mimar olmak gerekmiyor. Bunları gören, bir kaçına dikkatli bakan herhangi bir şehirli, mimari bilgisi olmasa bile, aynı mimarın elinden çıktığını anlar. İşte böyle özgün üslûp sahibi olmak, ancak dâhilere hastır.
Tuğrul Beg'in, çok beğendiği Isfahan'ı payitaht yapmak istediğine dair bir rivayet var ise de Rey'den Isfahan'a nakil ancak Melik-şah zamanında ve tedricen olmuştur.
Reklam
Bir insanın sıkıntısını giderip gönlünü kazanmaya vesile olacak olan hizmet; zikir ve murâkabeden daha önde gelir...
Râbıta, mürîdin mürşidine duyduğu muhabbeti dâimâ gönlünde tâze tutmasından ibârettir... Mürşide ulûhiyet izâfe etmek gibi bir dalâletle uzaktan-yakından alakası yoktur... Zirâ İslâm, hristiyanlıktaki "ruhbanlık” gibi şirke kapı aralayan her şeyi reddeder...
İncecikler inceciği öğretisi... Âh zariflik, âh inceciklik....
Hâcegî İmkenegî'nin müridlerinden Hacı Abdülazîz, râbıtada mürîdin hayâl yoluyla şeyhini kendi yanına getirmektense, kendisinin hayâlen şeyhinin huzûruna gitmesinin, tasavvufî edebe daha münâsip olacağını ifade etmiştir...
Kâinatta râbıtasız hiçbir canlı yoktur... Her şey birbiriyle irtibat hâlindedir...
Muhabbet...
Bir varlığa duyulan muhabbet şiddetlendikçe, bu muhabbetten o varlıkla alakası olan her şeye, yakınlığı nisbetinde bir pay isâbet eder...
796 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.